SSÇ Ne Demek ?

“Çocuk” tanımı, hem Türk hukukunda hem de uluslararası hukukta “18 yaşını doldurmamış kişi” olarak ifade edilir. Türk Medeni Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve Çocuk Koruma Kanunu, çocuğu “18 yaşını doldurmamış kişi” şeklinde tanımlar, hatta genç bireyler erken erginlik yaşasa da bu tanımdan muaf tutulmazlar. BM Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Avrupa Çocuk Haklarının Kullanılması Sözleşmesi de 18 yaş altı bireyleri çocuk olarak kabul eder.

“Suça Sürüklenen Çocuk” ise, işlediği iddia edilen ya da bir suç dolayısıyla güvenlik tedbiri uygulanan çocuklar için kullanılan bir terimdir. Bu terim, çocuğun suç işlemiş bir bireyden çok, suça itilmiş bir mağdur olarak görülmesini sağlama amacını taşır. Türk Ceza Kanununun 31/1. maddesi gereği, 12 yaşın altındaki çocukların cezai sorumlulukları yoktur, dolayısıyla bu yaş grubunun eylemleri suç olarak değerlendirilmez. Ülkemizde, 12 ile 18 yaş arasındaki suça bulaşmış veya bulaştırılmış çocuklar, “Suça Sürüklenen Çocuk” kategorisinde değerlendirilir.

Bu anlayış, çocukları suç işleyen bireyler olarak görmek yerine, onların suça itildiğini kabul ederek koruma ve rehabilitasyon ihtiyaçlarını öne çıkarır. Çocuk ceza adalet sistemi, yetişkin ceza adalet sisteminden farklı olarak, suç eyleminden ziyade çocuğun durumuna odaklanır ve suç davranışlarına sebep olabilecek faktörleri anlamaya ve ele almaya çalışır.

Çocuk ceza adalet sisteminde önem taşıyan kavram, çocuğun yüksek yararıdır. Bu, çocukların adli süreçlerde zarar görmesini en aza indirmek için uygulamaların çocuğun gelişimine uygun geliştirilmesini gerektirir. Çocuk adalet sisteminin her aşamasında uygulanması gereken temel ilkeleri, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi belirlemiştir ve bu ilkeler şunlardır: ayrımcılığa uğratmama, çocuğun yüksek yararlarını dikkate alma, özgürlük kısıtlamalarını son çare olarak görmek, toplumun sosyal sorumluluğunu paylaştırmak ve çocuğun toplumla bütünleşmesini desteklemektir.

Bu temel ilkelere dayanarak, çocuk ceza adalet sistemi çocukları destekleyici ve rehabilite edici yaklaşımlar benimsemelidir. Böylece, çocukların topluma yararlı bireyler olarak yeniden entegrasyonunun sağlanması amaçlanır. “Suça Sürüklenen Çocuk” kavramı da bu yaklaşımın bir parçası olup, çocukların suç mağduru olabilecekleri durumlarda korunmalarını ve onarılma süreçlerinin desteklenmesini öngörür.

Çocuğu Suça Sürükleyen Nedenler

Çocukların suçla karşılaşmasını ertelemek ve suç eğilimine yol açan temel etmenleri ortadan kaldırmak, çocuğun üstün yararına uygundur. Aksi halde, risk altındaki çocuklar bazı nedenlerle suça yönelebilir. Bugün, dünya nüfusunun yaklaşık %30’unu çocuklar oluşturmakta ve tahmini olarak 150 milyon çocuk bir veya her iki ebeveynini yitirmiştir. Ayrıca, yaklaşık 220 milyon çocuk risk altında bulunmaktadır.

Yapılan çalışmalara göre, eğitimden mahrum bırakılan, çalışmak zorunda kalan, ihmal veya istismar edilen, suça itilen, sokaklarda yaşayan, silahlı çatışma bölgelerinde bulunan ya da doğal afetlerden etkilenen çocuklar suçla karşılaşma riski altındadır. Eğitimden uzak kalmanın başlıca sebebi çocukların çalıştırılmasıdır. İhmal ve istismara uğrayan veya sokakta yaşayan çocukların en büyük sorunu yetersiz ebeveyn ilgisi veya onların yoksunluğudur.

Çocuğun suça yönelmesine neden olan etmenler, ebeveynlerin şiddeti destekleyen davranışları, çete baskısı, aile katılımının eksikliği, çocuklara alkol ve sigara kullanımının teşviki, ebeveyn ve öğretmen arasındaki iletişimsizlik, şiddet içerikli medya içeriklerinin varlığıdır. Erken yaşlarda başlayan eğitim ve ailesel etkiler göz önünde bulundurularak, suça iten etmenlerin belirlenmesi ve ortadan kaldırılması önemlidir. Çocukken yaşanan olumsuz deneyimler yetişkinliğe ve hatta yaşam boyu sürebilir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2019 verilerine göre, güvenlik birimlerine intikal eden olayların 168,250’si çocukların suça sürüklenmesiyle ilgilidir. Bu çocuklardan %31,7’sine yaralama, %25,6’sına hırsızlık, %8,1’ine pasaport kanununa muhalefet gibi suçlar isnat edilmiştir. Suç mağduru çocukların %65,4’ü erkek, %34,6’sı kızdır.

Suça sürüklenen çocukları düzenleyen en önemli kanun, Çocuk Koruma Kanunudur. Bu kanun, çocuklara ilişkin soruşturma ve kovuşturma aşamalarıyla güvenlik tedbirlerini içerir. Ayrıca, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi, çocukların haklarını belirleyen bir diğer önemli kaynaktır. Sözleşme, çocukların yüksek yararını gözeten ilkeyi de içerir. Türk Hukuk Sistemi’nde, 18 yaş altı çocuklara uygulanacak cezalar şu şekildedir:

  • 12 yaşına kadar çocuklar cezai sorumluluk taşımaz ve ceza kovuşturması yapılamaz; ancak güvenlik tedbirleri uygulanabilir.
  • 12-15 yaş arası çocuklar kısmi cezai sorumluluğa sahiptir; bu yaş grubundaki çocuklara indirimli cezalar uygulanır.
  • 15-18 yaş arası çocuklara verilen cezalarda indirim uygulanır; bu yaştakilerin davranışlarını yönlendirme yeteneği tam gelişmediği için cezalar indirilir.
  • 12-18 yaş arası çocuklar için hükmedilen hapis cezaları bazı durumlarda seçenek yaptırımlara çevrilebilir.

Suça Sürüklenen Çocuğun Mağdur Olması

Suça sürüklenen çocuklar hem fail hem de kurban olabilmektedir. Bireye yönelik işlenmiş bir suç, gelecekte o çocuğun başkasına aynı suçu işlemesine yol açabilir ya da çocuk ihmal ya da istismar gibi durumların mağduru olabilir. 

Türk Ceza Kanunu’na göre, 0-12 yaş arası çocuklar cezai ehliyete sahip değildirler. Bu yaş grubunda suça karışmış çocuklar için ceza sorumluluğu söz konusu değilken, 12-15 yaş arası çocuklar gözetilerek uzmanlarca değerlendirilmektedir. Ceza sorumluluğu, ancak çocukların suçu anlama ve iradelerini suça yönlendirme yetenekleri olduğu takdirde kabul edilir. 15-18 yaş grubundaki çocuklar ise suça karıştıklarında cezai sorumlulukları tam olarak değerlendirilebilir; ancak, yine de yetişkin suçlularla aynı muameleye tabi tutulmamaktadırlar.

Bir suçtan hüküm giymiş çocukların ıslahevlerine yerleştirilmesinin temel amacı, ceza vermekten ziyade topluma yeniden uyum sağlamalarını sağlayacak iyileştirici ve düzeltici önlemlerin alınmasıdır. Islah kelimesinin çocuklar bağlamında asıl anlamı da rehabilitasyonu ifade etmektedir. Ayrıca, suça sürüklenen çocuklara uygulanacak tedbirler de çocukların durumlarına uygun bir şekilde tespit edilmeli ve uygulanmalıdır.

Çocuklara Özgü Güvenlik Tedbirleri

Suça sürüklenen çocuklar için cezai sorumluluk yaşı altındakilere uygulanan özel güvenlik tedbirleri, Türk Ceza Kanunu ile çerçevesi çizilmiş ve Çocuk Koruma Kanunu ile detaylandırılmıştır. Cezai ehliyeti bulunmayan çocuklara, TCK sistemine göre ceza verilmez; bunun yerine, ÇKK’nın 5. maddesine göre “Koruyucu ve Destekleyici Tedbirler” uygulanır. Cezai ehliyeti bulunan çocuklar için ise, TCK’nın 31. maddesi gereğince indirimli ceza uygulanabilir.

SSÇ Sonradan Reşit Olsa Bile Özel Mahkemelerde Yargılanır

Yetişkin bireylerin yargılandığı mahkemeler, farklı suç kategorileri için özel olarak kurulmuştur. Bu mahkemelerden biri olan asliye ceza mahkemesi, yetişkinlerin yargılandığı birincil mahkemedir. Ancak, çocuklar ve genç yetişkinler için bu mahkeme türünün bir benzeri olarak özel olarak çocuk mahkemeleri tesis edilmiştir.

Aynı şekilde, yetişkinlerin yargılandığı ağır ceza mahkemelerinin SSÇ’ler için oluşturulan eş değeri ise çocuk ağır ceza mahkemeleridir. Bu özel mahkemeler, çocukların işlediği suçlarla ilgili davalara bakarlar.

Hangi mahkemede yargılamanın yapılacağını belirlerken, soruşturma veya kovuşturmanın başlangıç tarihinin hiçbir etkisi bulunmamaktadır. Yargılama süreci esnasında, önem arz eden tek faktör, suçun işlendiği tarih itibarıyla çocuğun yaşıdır. Bu sebeple, suç işleme anında çocuk yaşı tabir edilen yaş grubunda olan bireyler, SSÇ sonradan reşit olsa bile özel olarak kurulan mahkemelerde yargılanırlar.

Bu hukuki düzenleme, çocuk suçluların yetişkin mahkemelerinde yargılanmasının önüne geçmektedir. Örneğin, bir birey suç işlediğinde 17 yaşında ise, ancak yargılama süreci 20 yaşına bastığında başlıyorsa, bu birey reşit olduğu için değil, suç işlendiğindeki yaşı gereği çocuk mahkemesinde yargılanır.

Bu kurallar, ilgili yasal çerçevede, çocuklar ve genç yetişkinler için adil bir yargılama sürecinin sağlanmasını amaçlar ve bu kişilerin reşit olduktan sonraki hukuki durumlarını değil, suçun işlendiği dönemdeki durumlarını dikkate alır.

Çocuğun Mahkum Olduğu Cezanın Adli Para Cezasına Çevrilmesi

Bir çocuğun suç işlemesi durumunda, bu durum yasal sonuçlar doğurabilir. Türk Ceza Kanunu ve Ceza İnfaz Kanunu çerçevesinde, çocukların cezai sorumluluğuna dair özel düzenlemeler mevcuttur. Bunlardan en dikkat çekici olanı, adli para cezasına ilişkindir.

Adli para cezası, hapis cezasından farklı olarak, suçun mahiyetine bağlı olarak belirlenen bir miktar paranın ödenmesi yükümlülüğüdür. Yetişkinlerde olduğu gibi, çocuklar için de adli para cezası, hapis cezasına alternatif bir yaptırım olarak kullanılabilir. Fakat çocuklar açısından bu durumun bazı özellikleri vardır.

18 Yaşın Altındaki Çocuklar ve Adli Para Cezası: Eğer 18 yaşını doldurmamış bir çocuk suç işlerse ve bir yıl veya daha az süreli bir hapis cezasına çarptırılırsa, bu hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi kaçınılmazdır (TCK 50/3).

Adli Para Cezasının Ödenmemesi Durumu: Çocuklar açısından önemli bir diğer husus ise, 18 yaş altındaki bir çocuğa hükmedilen adli para cezasının ödenmeme durumunda bu cezanın hapis cezasına çevrilmemesidir (5275 sayılı Ceza İnfaz Kanunu md.106/4).

Bir çocuğa verilen adli para cezası, ödenmezse ne olur? Çocuklar adına hükmedilen adli para cezaları, diğer kamu alacakları gibi tahsil edilebilir. Bu süreç, diğer kamu alacaklarının tahsil usulüne benzer şekilde icra işlemleri yoluyla gerçekleştirilir.

Bu düzenlemelerle, çocukların cezai sorumlulukları daha hafifletilmiş olmakla birlikte, yine de yükümlülüklerini yerine getirmeleri beklenir. Adli para cezasının çevrildiği durumlar, çocukların gelişimlerini olumsuz etkileyebilecek bir hapis yatma sonucundan kaçınmalarını sağlar ve onlara toplumsal yaşama entegre olmaları için fırsat verir.

Çocuklar Hakkında Hükmedilen Hapis Cezasının Ertelenmesi

Bir çocuğun işlediği suç nedeniyle mahkum olduğu hapis cezasının, belirli koşullar altında ertelenmesi mümkündür. Çocuğun Mahkum Olduğu Cezanın Ertelenmesi adı verilen bu hukuki süreç, Türk Ceza Kanunu’nun 51/1 maddesine göre düzenlenmiştir. İlgili yasal düzenlemeye göre, eğer bir çocuk 3 yıl veya daha az bir süreyle hapis cezasına çarptırılmışsa, bu ceza şartlı olarak ertelenebilir.

Çocuğun hapis cezasının ertelenmesi için belirli şartların yerine getirilmesi zorunludur. Bu şartlar şunları içerebilir:

  • Çocuğun mahkeme tarafından verilen kararın kesinleşmesi,
  • İşlenen suçun niteliği ve çocuğun kişisel durumunun değerlendirilmesi,
  • Çocuk hakkında daha önce ceza erteleme ya da benzeri bir hukuki yararlanma durumunun olmaması.

Çocuklar Hakkında Hükmedilen Hapis Cezasında Etkin Pişmanlık

Mal varlığına karşı işlenen suçlarda etkin pişmanlık hükümleri çerçevesinde uygulanan ceza indirimi, suç faili tarafından bizzat zararın giderilmesiyle mümkün kılınmaktadır. Etkin pişmanlık, suç işleyen SSÇ’nin daha sonra eyleminin sonuçlarını telafi etmesi, zararı gidermesi şeklinde ifade edilebilir. 

Yargıtay kararlarına göre, etkin pişmanlık düzenlemesi sadece fail tarafından değil, fail dışında kalacak kişiler tarafından da yerine getirilebilir. Bu, SSÇ etkin pişmanlık kurallarının esnek bir yorumla uygulanması anlamına gelir.

Çocuklar Hakkında Hükmedilen Hapis Cezasında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Suça sürüklenen çocukların yargılanma sürecinde, hukuk sistemi özellikle ıslah edici ve eğitici yönlerini ön plana çıkarmayı amaçlar. Bu bağlamda, 2 yıl veya daha az süreli hapis cezaları ya da adli para cezaları için Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) kararı, ceza hukuku alanında önemli bir yere sahiptir.

HAGB, çocuklar ve genç yetişkinlerle ilgili ceza muhakemesi sürecinde, sanığın geleceğini olumlu yönde etkileyecek şekilde tasarlanmış bir mekanizmadır. HAGB kararı, mahkemenin verdiği cezanın uygulanmasını belirli şartlara bağlı olarak geri bırakılmasını ifade eder.

Suça sürüklenen çocuklarda HAGB uygulamasına geçilebilmesi için çeşitli koşullar mevcuttur:

  • Mahkeme, 2 yıl veya daha az süreli hapis veya doğrudan adli para cezası hükmederse,
  • Sanık hakkında verilen denetim süresi içerisinde yeniden suç işleme durumu olmazsa,
  • Belirlenen denetim koşullarına uyulursa (topluma hizmet, tedavi görmek vb.),

Yetişkinlerde HAGB kararı, yetişkinler için 5 yıldır. Ancak suça sürüklenen çocuklar, Çocuk Koruma Kanunu’nun 23. maddesi gereğince, HAGB kararı aldıklarında 3 yıllık bir denetim süresi ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu süre içinde SSÇ tarafından herhangi bir kasıtlı suç işlenmemelidir. 

Eğer sanık 3 yıllık denetim süresi boyunca bu şartlara uyarsa, hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı ceza, hiçbir hukuki sonuç doğurmadan ortadan kalkar ve dava düşer. Bu, suça sürüklenen çocuğun geleceği üzerinde olası olumsuz etkilerin önüne geçerek, onlara topluma uyum sağlama ve kendilerini geliştirme fırsatı verir.

Yorum yapın