Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davası, miras bırakanın, mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla taşınmaz mallarını sahte bir satış ile başkasına devrettiği durumlar için açılabilecek bir dava türüdür. Muris bu yolla, miras hakkı olan kişileri mal varlığından mahrum etme niyetindedir. Başka bir deyişle, mirastan hak sahibi olan bireylerin miras hakkını zedelemek için yapılan hileli işlemler sonucunda açılan davalar bunlardır.
Muris muvazaası sonucu taşınmazın başkasına geçmesi, tapu kayıtlarında satış olarak görünse de esasen bir bağışlama niteliğindedir. Ancak bu işlem, yasal düzenlemelerle belirlenmiş resmi şekil şartlarını ihlal ettiğinden geçersizdir.
Taşınmaz satışları, Türk Medeni Kanunu 706. maddeye göre resmi şekilde yapılmalıdır. Gizli kalmış bağış sözleşmesi ise, resmi şekil şartlarını yerine getirmediği için geçersizdir. Tarafların gerçek niyeti bağış yapmak olduğu için, görünüşteki satış işlemi hukuki geçerlilik taşımaz. Bu işlemler, aynı zamanda dürüstlük kuralına ve hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırıdır. Yani, kısaca hem satış hem de bağış işlemi hukuki anlamda geçersizdir.
Tüm mirasçılar, muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davasını açabilirler. Bu, saklı pay hakkına sahip olanlar için de, sahip olmayanlar için de geçerlidir. Davanın sonucunda, eğer mahkeme muris muvazaasını kabul ederse, tapu iptali gerçekleşecek ve taşınmaz mallar, mirasçıların adına tescil edilecektir.
Muris muvazaası nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasına başvurmak isteyen mirasçıların, mümkün olan en kısa sürede dava açmaları faydalarına olacaktır. Davanın açılması için geçerli delillerin, tanıkların ve dava dilekçelerinin dikkatle hazırlanması bu süreçte kritik öneme sahiptir.
Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davası Şartları
Taşınmazın geçmişteki sahibi tarafından, mirasçı olan bir şahsa veya üçüncü bir kişiye aktarılmış olması gerekmektedir. Devir işleminin, resmî olarak tapu sicilinde kaydedilmiş bir alım-satım sözleşmesi neticesinde yapılmış olması şarttır.
Taşınmaz malın gerçek anlamda satılmış gibi gösterilmesine karşın, miras bırakanın asıl amacının bir bağış olması beklenir. Miras bırakanın, mal varlığını mirasçılardan saklamayı hedeflediği bir durumun olması önem taşır.
Davacı, mirasın kasıtlı olarak azaltılması amacını ispat yükümlülüğü altındadır. Ancak, vefat eden kişinin yaşarken gerçekleştirdiği yasal işlemlerdeki niyetinin saptanması ve ispatı zordur. Bu sebeple bazı karinelerden yararlanılır.
- Satış bedeli ile o dönemki gerçek değeri arasındaki farklılık,
- Tarafların miras bırakanla olan kişisel ilişkileri,
- Davacılar ile mirasbırakan arasında bir husumetin varlığı,
- Miras bırakanın satış esnasındaki finansal durumu ve satış ihtiyacı,
- Davalı tarafın malı satın alma gücünün bulunup bulunmadığı,
- Bölgenin adet ve geleneği,
- Toplumun genel eğilimleri,
- Olağan yaşam akışı ile somut olaydaki faktörlerin karşılaştırılması.
Miras bırakanın niyetinin açığa çıkarılmasında önemli olan, karşılık (ivaz) unsurunun olup olmadığıdır. Eğer taşınmaz mal, belirli bir bedel karşılığında veya emek/hizmet gibi karşılıklarla devredilmiş ise, muris muvazaası iddiası geçersizdir. Gerçek irade eğer mirasçılardan malı saklama amacı taşımıyorsa, muris muvazaası sebebiyle tapu iptali ve tescil davası reddedilecektir.
Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davasının Kabul Olmayacağı Haller
Eğer ebeveynler mirasçılardan birine taşınmazı hediye etmiş ya da satmış ve bu işlem karşılığında piyasa değerine uygun ya da mantıklı bir bedel ödenmiş ise, bu, muvazaa olarak yorumlanmaz.
Bir ebeveyn, önceki evliliğinden olan çocuklarından birine veya eski eşine taşınmazını adil bir şekilde hediye ediyor ise, bu genellikle muris muvazaası olarak kabul edilmez.
Miras bırakanın para bağışladığı ve o para ile taşınmaz alındığı durumlar, muris muvazaası kabul edilmeyen haller arasında yer alır.
Her somut olayın kendine has koşulları altında değerlendirilmesi gerektiğini anımsatmak önemlidir. Yukarıdaki örnekler, yalnızca en çok rastlanılan ve hükme bağlanan halleri yansıtmaktadır ve her bir durum farklı özellikler taşıyabilir. Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davası konusunda uzman bir avukatla görüşmek, sürecin doğru yönetilmesi için büyük önem taşır.
Davanın Tarafları
Saklı pay sahibi olsun ya da olmasın, tüm mirasçılar adlarına bu davayı açma hak ve yetkisine sahiptirler. Bu davayı açabilmek için, muvazaalı satışın gerçekleşmiş olduğu ve murisin vefat etmiş olması gerekmektedir. Yaşamakta olan bir muris söz konusu olduğunda, miras hukuku işlemez ve miras hakları ortaya çıkmaz; bu nedenle tapu iptali ve tescil davası açılamaz.
Dava, taşınmazın muvazaalı işlem ile devredildiği kişi ya da kişilere karşı açılabilir. Eğer, miras bırakan taşınmazı bir mirasçıya ya da üçüncü bir kişiye devretmiş ve bu kişi de taşınmazı başka birine devretmiş ise, zincirleme bir devir söz konusu olduğundan dava zincirin her iki halkası olan kişilere karşı yürütülebilir.
Muvazaa iddiasıyla açılan dava sırasında, taşınmazı sonradan edinen kişi veya kişilerin de kötü niyetli olduğunu ve muvazaalı işlemin bir parçası olduklarını kanıtlamak gerekmektedir. Bu sağlandığında, hak sahibi mirasçıların kendi adlarına taşınmazın tescili talep edilebilir.
Deliller ve İspat
Muris muvazaası sebebiyle açılan tapu iptali ve tescil davalarında, dava öncelikle murisin mirasçılardan mal gizleme niyetini kanıtlama yükümlülüğü ile davacının üzerindedir. Delil sunma konusunda senetle ispat esası geçerli olsa da muris muvazaası söz konusu olduğunda her türlü hukuka uygun delil sunulabilir.
Tanıkların ifadeleri, yazışmaların ekran görüntüleri, mektuplar, banka dekontları, kamera kayıtları, tapu bilgileri, taşınmazların hava fotoğrafları, yasal olarak elde edilmiş ses ve video kayıtları, taraflar arasındaki ilişkileri yansıtan belgeler, enerji ve su abonelik kayıtları gibi pek çok delil türü bu davalarda kanıt olarak kullanılabilmektedir. Ancak hukuka aykırı yollarla elde edilen bilgilerin delil olarak sunulması, cezai yaptırımlara yol açabilir. Bu durumda, özel hayatın gizliliği, kişisel verilerin korunması ve haberleşmenin gizliliği gibi suçlarla yüzleşmemek için işlerin mutlaka bir avukat yardımıyla yürütülmesi gerekir.
Ayrıca, davada dikkate alınması gereken diğer durumlar; bölgenin adet ve ananeleri, toplumsal normlar, yaşamın doğal akışı, murisin makul ve haklı nedenlere dayanıp dayanmadığı, taraflar arasındaki sosyal ilişkiler ve muvazaalı satış işleminin alıcının satın alma gücü gibi pek çok faktördür. Bu nedenlerle delillerin sunumu sırasında tüm bu faktörler göz önünde bulundurulmalı ve dosya içeriğine sunulmalıdır. Muris muvazaası iddiaları ciddi deliller gerektirdiğinden, dava dosyası hazırlanırken titiz bir çalışma yürütülmesi ve mevcut verilerin yeterli ve inandırıcı bir şekilde sunulması esastır.
Yetkili ve Görevli Mahkeme
Muris muvazaası, miras bırakanın mirasçılarını zarara uğratmak amacıyla, gerçekte iradesine uygun olmayan bir işlemi, varlık veya menfaat kaybetmemek için göstermelik yapmasıdır. Bu tür durumlarda, hak mağduru mirasçılar, gerçeğe aykırı işlemlerin iptali ve taşınmazın tescili için dava açma yoluna giderler.
Muris muvazaası nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davalarında görevli mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Bu mahkemeler, söz konusu dava türünde karar verme yetkisine sahip olup, adil ve hukuka uygun karar vermeyi amaçlar.
Muris muvazaası sebebiyle açılan bu tür davaların hangi mahkemede görüleceği konusunda ise yetki, taşınmazın coğrafi konumuna bağlıdır. Davanın açılacağı mahkeme, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi olarak belirlenmiştir. Yani, dava konusu olan gayrimenkulün bulunmuş olduğu yerdeki mahkemeler, bu tür davalara bakma yetkisine sahiptir.
Ancak, dava birden fazla taşınmazı kapsıyorsa ve bu taşınmazlar farklı yerlerde kayıtlıysa, davacılar taşınmazlardan herhangi birinin bulunduğu yer mahkemesini seçme hakkına sahiptirler. Bu durumda, o mahkeme davanın görülmesi için yetkili hale gelmektedir.
Zamanaşımı
Bu tür davalarda, mülkiyet hakkına yönelik talepler olduğu için, hak talep eden mirasçılar için dava açmak için süre kısıtlamaları bulunmaz. Mülkiyet hakkı, kişilerin hukuk düzenince korunan ve mutlak sayılan hakları arasında yer alır. Bu nedenle, muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davası, zaman aşımına tabi tutulmadan açılabilir.
Önemli olan; ölen kişinin malının, mirasçıların zararına olarak saklı bir niyetiyle farklı kişilere aktarılması veya gerçek amacı gizlemek üzere yapılan işlemlerin iptali ve bu malvarlığının gerçek hak sahiplerine iadesidir. Tapu iptali ve mülkiyetin tescili, bu tip uyuşmazlıklarda mirasçıların başvurabileceği yasal yollarından biridir.
Kısacası, murisin ölümünden sonra mirasçıların haklarının ihlal edildiği yönünde şüpheler varsa, mirasçılar bu durumu yargıya taşıyarak, muris muvazaası sebebiyle yapılan işlemlerin iptali ve kendi adlarına tescili yoluna gidebilirler, ki bu süreçte herhangi bir zamanaşımı endişesi taşımalarına gerek yoktur.
Muris Muvazaası Halinde İleri Sürülebilecek Diğer Talepler Nelerdir?
Muris muvazaası durumunda gerçekleştirilen tapu iptali ve tescil davası sonrasında veya bu dava ile eş zamanlı olarak ileri sürülebilecek çeşitli haklar ve talepler bulunmaktadır. Örneğin, taşınmazın iyi niyetli üçüncü bir kişiye satılması durumunda tazminat talep edilebilir. Ayrıca tapu iptali ve tescil davasına bağlı olarak tenkis davası da açılabilir. Taşınmazın kullanımına bağlı olarak ecrimisil veya kira alacağı gibi talepler de gündeme gelebilir. Aynı şekilde, taşınmaz üzerinde yapılan yapılar ya da yapılan ekimler için muhdesatın aidiyeti dava yoluyla tespit edilebilir. Her bir vakaya özel inceleme yapılması ve hangi hakların ileri sürülebileceğinin detaylı değerlendirilmesi gerekmektedir.
Muris muvazaası nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasının sonucunda tapunun iptali ve malın iadesine karar verilmesi durumunda, davanın açıldığı tarih ecrimisil davası için “intifadan men” şartının sağlandığı tarih olarak kabul edilir. Buna göre bu tarihten itibaren hak sahiplerinin hisseleri oranında ecrimisil ödenmesine karar verilir.
Taşınmazı Sonradan Edinen Üçüncü Kişinin Hukuki Durumu
Türk Medeni Kanunu’nun 1024. maddesi, devir işleminin muvazaalı olduğunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişilerin durumunu ele alır. İlgili maddeye göre, üçüncü kişinin bu durumu bilmesi veya bilmesinin gerektiği hallerde, bu kişi iyiniyetli sayılmaz ve mirasçılar veya diğer zarar gören kişiler tarafından tapu iptali ve tescil davası açılabilir.
Burada, muvazaalı devrin farkında olan üçüncü kişiler aleyhine de hukuki bir mücadele başlatılması mümkündür ve bu kişilerin edindiği taşınmazların tapuları iptal edilebilir, haklı mirasçıların lehine tescil edilmesi sağlanabilir.
Muris muvazaası sebebiyle tapu iptali ve tescil davası, miras bırakanın mal varlığını haksız yollarla devretmesi ve bu yolla mirasçıların haklarını koruma altına almak için kullanılan önemli bir hukuki yoldur. İşlem esnasında iyiniyetli olan ve olmayan üçüncü kişilerin pozisyonları farklı değerlendirilerek hak arayışı buna göre şekillenir. Her iki durumda da ilgililerin haklarını koruma altına alabilmek için dava açma hakkı bulunmaktadır.
Muris Muvazaası Davasının Avukatla Takip Edilmesinin Önemi
Maddi gerçeklerin mahkeme dosyasına doğru bir şekilde aktarılması ve yargılamanın ilgili yasal mevzuata uygun yürütülmesi özel bir dikkat ve deneyim gerektirir. Bu sebeple, muris muvazaası temelinde açılan tapu İptali ve tescil davası gibi tecrübe ve bilgi birikimi gerektiren bu süreçlerde bir avukattan yardım almanız faydanıza olacaktır.
Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davalarda uzmanlaşmış bir avukat, meseleyi çeşitli açılardan değerlendirebilir ve karşılaşılan zorlukların üstesinden gelmek için uygun stratejiler geliştirebilir.
Davayı yönetmek ve sizin için en iyi sonucu elde etmek için avukatınızın derin hukuki bilgisine güvenmek en doğru seçim olacaktır. Bu nedenle, miras hukuku içindeki muris muvazaası ile ilgili davalarda uzman bir avukatla çalışmanız önemle tavsiye edilir.
[forminator_form id=”12056″]