Gaiplik meselesi Türk Medeni Kanunu madde 32 ile madde 35 arası düzenlenmiştir. Bir kimsenin ortadan uzun süreli veya ölüm tehlikesi içinde kaybolması durumunda hakkında gaiplik kararı verilir. Gaipliğine karar verilen kişinin sağ olup olmadığı belli değildir ama ölümü hakkında kuvvetli olasılık vardır. Bir kişinin gaipliğine karar verilebilmesi için kanunda belirtilen sürenin geçmesi gerekmektedir. Haber alınamaması kesintisiz olmalıdır. Uzun zamandan beri haber alınamama halinde son haber alındığı andan itibaren 5 yıl geçmediği sürece gaiplik başvurusu yapılamaz. Ölüm tehlikesi içinde kaybolma gerçekleştiyse 1 yıl geçmeden için gaiplik başvurusu yapılamaz.
Bu sürelerin geçmesinin arkasından yakınları tarafından mahkemeye başvurulması gerekir, gaiplik kararı talep edilmezse kendiliğinden oluşmaz. Gaiplik davasını belirli kişiler açabilir; aksi takdirde dava reddedilecektir. Bu kişiler;eş, mirasçı, vasiyet alacaklısı, sınırlı ayni hak sahibi ve vasiyeti yerine getirme görevlisidir. Belirli koşullarda medeni kanunun 588. maddesi gereği hazine gaiplik kararını talep edebilir. Bunu dışında alacaklıların ya da vasinin, hayat sigortası lehtarı, askerlik şubesi, savcılık da gaiplik isteminde bulunabilir.
Gaiplik kararı önemli hukuki sonuçlar doğurur. Hakkında gaiplik kararı verilen kimsenin kişiliği son bulur. Sadece gerçek kişiler için gaiplik kararı verilmesi isteminde bulunulabilir. Vakıf, dernek ya da şirket gibi tüzel kişiler hakkında gaiplik kararı verilemez. Kişiden uzun süredir haber alınamaması belirli sebeplerle açıklanabiliyorsa o kişi hakkında gaiplik kararı verilemez. Bu durum somut olaya göre çok farklılık göstermektedir.
Mesela terk iradesi ile evden ayrılan eş hakkında gaipliğe hükmedilemez; çünkü hala kişinin yaşama ihtimali bulunmaktadır. Ölüm tehlikesi içerisinde kaybolmayı somutlaştırmak gerekirse kişinin bulunduğu muhtemel binada yangın çıkması ve bedenin bulunamaması, kışın yüksek bir dağa çıkması ve çığ düşmesi, kişinin katıldığı turistik bir gemiyle dalgalı bir denize açılan gemisinin batması ve bulunamaması, tehlikeli bir savaşa gitmesi ve sonrasında ulaşılamaması gibi durumlar gösterilebilir. Deprem sonrasında göçük altında kalan kişinin bedenine ulaşılamaması durumu da, ölüm tehlikesi içinde kaybolmaya örnektir. Kaybolma tarihinden itibaren 1 yıl geçtikten sonra ölüm tehlikesi içerisinde kaybolan kişinin gaipliğine karar verilebilir. Sürenin başlangıcı tehlikenin ortadan kalktığı tarihtir.
Mahkemenin gaipliğe karar vermesi ile hakkında karar verilenin kişiliği son bulur. Bu karar geriye doğru yürümektedir. Yani alındığı tarihten itibaren değil geçmişe etkili olarak sonuç doğurmaktadır. Gaiplik, kişinin ölmüş sayılacağı hususunda yasal bir karine yaratmaktadır. Mahkeme tarafından kişinin en son haber alındığı vakitten veya ölüm tehlikesi içerisinde kaybolduğu tarihten itibaren kişinin gaipliğine karar verilir. Kişinin nüfus kayıtlarına ölü olarak geçirilmez, gaipliğine karar verildiği yazılır. Kişi hakkında gaipliğe karar verildikten sonra kişinin cesedi bulunursa nüfus kaydına ölümü işlenir. Mahkeme tarafından verilen gaiplik kararının kesinleşmesi ile ölüme bağlı haklar ortaya çıkar.
Kararın kesinleşmesi ile birlikte; hakkında gaiplik kararı verilen kişinin mirası, mirasçılarına geçecektir. Gaiplik kişiliği sona erdirecektir ama evliliği kendiliğinden sona erdirmez. Hakkında gaiplik kararı verilen kişinin eşi tarafından, gaiplik kararı nedeniyle evliliğin feshini talep eden dava açılması gerekir.
Gaiplik Kararı
Kişinin gaipliği hakkında sadece mahkeme karar verebilir. Mahkeme dışında kimse kişinin gaipliğine karar veremez. Gaiplik kararı verilebilmesi için en az iki defa gazetede ilan verilmesi gerekmektedir. Bu ilanda gaipliğine karar verilecek kişinin kimlik bilgileri yazar. İlanda ayrıca gaipliği istenen kişiyi gören ya da yaşadığını bilen kişilerin mahkemeye haber vermesi istenir. Verilen ilanlara rağmen sonuç alınamaması durumunda mahkeme kişinin gaipliğe karar verir.
Gaiplik kararı ölüm tehlikesinin gerçekleştiği veya son haberin alındığı günden başlayarak geriye doğru hüküm ve sonuç doğurur. Kişinin ölmediğini ispat edilene kadar gaiplik kararı hüküm ifade etmeye devam ettirecektir. Gaiplik kararı ile birlikte kişinin öldüğüne dair adi bir karine oluşmuş olmaktadır. Gaibin ortaya çıkması veya ölümünün tespiti kendiliğinden sonuç doğurmaz.
Yeni bir karar alınması için mahkemeye başvurulmalıdır. Mahkemenin vereceği yeni karara bağlı olarak gaiplik hükmü ortadan kalkacaktır. Bunun dışında gaiplik hükmü kendiliğinden sonlanmaz. Gaiplik kararının sona ermesi için ya kişinin ortaya çıkması gerekir ya da öldüğü kesin olarak tespit edilmelidir. Bunun dışında gaiplik kararı belirli bir süreye bağlı değildir. Gaiplik kararı mahkeme yazı işleri müdürlüğü tarafından, on gün içerisinde, nüfus müdürlüğüne gönderilir. Kişinin aile nüfus kütüğüne gaiplik kararı işlenir.
Gaiplik Davası
Dava açılınca, mahkeme tarafından ilan verilir. Bu ilanda; hakkında gaiplik kararı verilmesi istenen kişinin yaşadığını bilen varsa, mahkemeye başvurması istenilir. Eğer hakkında karar alınması istenen kişi yaşıyorsa, kendisi de mahkemeye başvurabilir. İlk ilanın üzerinden 1 yıl geçmeden ikinci ilan verilmez. İlanlar, gazete aracılığıyla yapılır. En az iki defa ilan yapılmalıdır. Mahkeme hakimi eğer gerekli görürse, ikiden fazla ilanın yapılmasına da karar verebilir. İlanlardandan sonuç alınamazsa, mahkeme gaipliğe karar verir ve ölüme bağlı haklar, aynen gaibin ölümü ispatlanmış gibi kullanılır. Karar kesinleştikten sonra, mahkeme tarafından 10 gün içinde nüfus müdürlüğüne gaiplik kararı bildirilir. Nüfus memurlarınca ölüm kütüğüne tescil edilir. Böylelikle gaibin kişiliği sona erer.
Gaiplik davası, ölüme bağlı çekişmesiz bir davadır. İlanlar verildikten sonra eksik kalan diğer deliller toplanır, varsa tanıklar dinlenir. Gaiplik davası basit yargılama usulüne göre yürütülür. Dava açan kişiler gaiplik iddialarını her türlü delille ispatlayabilirler. Verilen ilanlara rağmen eğer kayıp kişiden haber alınamazsa, mahkeme gaiplik kararı verecektir. Gaiplik davası için başvurusu yapılırken dava dilekçesi yazılarak görevli ve yetkili mahkemeye verilmelidir. Sunulacak deliller de dilekçe ekine konularak ilgili mahkemenin bulunduğu adliyede tevzi bürosuna teslim edilir. Dava harçları ödendikten sonra dava açılır. Gaipliğe karar verilmesi için davanın yetkili ve görevli mahkemeye talepte bulunması gerekir. Açılacak davada hangi mahkemenin görevli olduğu, hukuk muhakemeleri kanununa göre belirlenir.
Kanun gereği çekişmesiz tüm yargı işleri Sulh Hukuk Mahkemelerinde görülür. Gaiplik davası sulh hukuk mahkemesinde açılmalıdır. Sulh hukuk mahkemesinde açılmayan gaiplik davası hakkında görevsizlik kararı verilecektir. Mahkeme tarafından yetkisizlik kararı verilmemesi için gaiplik davasının, hakkında karar verilmesi istenen kişinin son yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerekir. Eğer gaipliği istenen kişi Türkiye’de hiç yerleşmemişse, nüfusa kayıtlı olduğu yerdeki mahkemede dava açılmalıdır. Gaiplik kararı sadece gerçek kişiler hakkında verilebilir, tüzel kişilerin gaipliği söz konusu olamaz.
Gaiplik Nedeniyle Evliliğin Feshi
Gaiplik kararının evliliğe etkisi Türk Medeni Kanununun 131. maddesinde düzenlenmiştir. Gaipliğine karar verilen kişi ile evli bulunan eş, ister evliliği sona erdirir isterse de evliliği sürdürebilir. Gaipliğin tespiti için açılan davada evliliğin sona erdirilmesi talep edilebileceği gibi, ayrı bir başvuru ile de evliliğin feshi istenebilir. Mahkeme tarafında evliliğin feshine karar verilebilmesi için, kayıp olan eş hakkında gaiplik kararı verilmiş olmalıdır. Gaiplik hakkında mahkemeye başvurulduğu sırada evliliğin feshi de talep edilmelidir. Eğer açılan davada gaipliğin tespiti ile birlikte evliliğin sonlandırılması da talep edildiyse ayrıca evliliğin feshi davası açmaya gerek yoktur.
Gaibin eşi, mahkeme tarafından evliliğin feshine karar verilmedikçe yeniden evlenemez. Gaiplik sebebiyle ayrı bir davada evliliğin feshi istenmişse, hakim verilen kararın kesinleşip kesinleşmediğini inceler. Sonrasında da nüfus kayıtları üzerinden ortada geçerli bir evliliğin olup olmadığını inceler. Gaibin eşi ya gaiplik davası ile birlikte ya da ayrıca açacağı bir dava ile evliliğin feshini istemelidir. Aksi halde mahkemece evliliğin feshine karar verilmedikçe yeniden evlenemez. Gaibin eşi evliliği fesh ettirmediği sürece evlilik devam eder.
Bu sebeple gaip tekrardan çıkıp gelirse yeniden evlenmelerine gerek kalmayacaktır. Sağ kalan eş kadın ise ve bir çocuk dünyaya getirirse bu çocuğun babası karine olarak hala koca olan gaip kişidir. Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üç yüz gün içinde(iddet müddeti) doğan çocuğun babası kocadır. Babalık karinesinin sonucu olarak evliliğin sona ermesinden itibaren üç yüz gün içinde doğan çocukların babası gaib eş sayılacaktır.
Gaiplik Süresi
Gaiplik kararı verilebilmesi için gerekli şartlar arasında belli bir sürenin geçmiş olması vardır. Bu durum Türk Medeni Kanunu’nun 33. maddesinde yer almaktadır. İlk ilanın yapıldığı günden itibaren en az 6 ay beklenmeli ve mahkeme tarafından en az 2 ilan yapılmalıdır. Belirlenecek süre hakimin takdirindedir ,kanunda geçen süre asgari olarak düzenlenmiştir. Hakim somut olayın özelliklerine göre kişinin ortaya çıkacağı kanaatinde ise isterse bu süreyi uzatabilir. İki ilan arasındaki zaman için hak düşürücü bir süre söz konusu değildir.
Yine hakim dilerse ikiden fazla ilan da yapabilir. Mahkeme, gaipliğine karar verilecek kişi hakkında bilgisi bulunan kimseleri, belirli bir sürede bilgi vermeleri için usulüne göre yapılan ilanla göre en az 6 aylık süre içinde çağırır. Nüfus müdürlüğü, kolluk ve ilgili diğer kurumlardan araştırma yapar. İlan yerel çevrede yayınlanan gazetelerde, resmi gazetede veya ulusal gazetelerde ilan yapılabilir. Bu ilanın amacı kişi ölmediyse ortaya çıkmasıdır. İlandan sonra hakim o kişi hakkında gaiplik kararına hükmedebilir. Kişi ortaya çıkarsa veya ölmüşse de gaiplik talebi düşer.
Gaipliğin Miras İle İlgili Sonuçları
Gaiplik kararı ölüme bağlı sonuçlar doğurur. Bir kişi hakkında gaiplik kararı verildiği andan itibaren bu kimsenin mirası açılır. Mirasın açılması ile birlikte de gaiplik kararı ile gaibin malvarlığı mirasçılarına geçecektir. Mirasçılar, gaipliğe ilişkin sürelere ve usule uyarak miras payının kendilerine teslimini isteyebilirler. Gaipliğine karar verilenin mirasınn geçişi Türk Medeni Kanununun 584.maddesi ile 588. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Gaiplik kararının kesinleşmesiyle birlikte gaibin mirasının mirasçılara geçebilmesi mirasçıların güvence(teminat) göstermesi gerekir. Güvence istenmesinin amacı, hakkında gaiplik kararı verilen kişinin resmen ölmemiş olması ihtimalidir.
Gaipliği istenen kişi hayatta ise Türk Medeni Kanununun 585. maddesi gereğince miras geri verilir. Ölüm tehlikesi sebebi ile gaipliğe karar verilmiş olması durumunda mirasçılar 5 yıl süre ile teminat göstermelidirler. Uzun süredir haber alınamaması sebebi ile gaipliğe karar verilmiş ise bu durumunda mirasçılar 15 yıl süre ile teminat göstermek zorundadırlar. Sadece teminat yükümlülüğü yerine getiren mirasçılar kendilerine düşen miras payını alabilirler. Hak sahipleri gaiplik kararı verildikten sonra mirasçılık belgesi çıkartabilirler. Güvencenin türü ve miktarı ile ilgili olarak hakime takdir yetkisi tanınmıştır. Hakim gaibin haklarını koruyacak yeterli ölçüde bir güvence miktarına hükmedecektir.
Gösterilecek güvence, belirli bir süre geçerli olur. Bu süre ölüm tehlikesi içinde kaybolma durumunda beş yıldır. Uzun zamandan beri haber alınamama durumunda ise on beş yıl olarak belirlenmiştir. Verilen teminat gaibin yüz yaşına varmasıyla son bulur. Sürenin dolmasıyla birlikte güvence sona erer ama geri verme yükümlülüğü her zaman devam eder. Gaibin veya üstün hak sahiplerinin sonradan ortaya çıkması ile gaibin mirasını alan kimseler, almış oldukları miras paylarını gaibe veya üstün hak sahiplerine geri vermek zorundadırlar. Güvence süresinin bitmesiyle birlikte mirasçılar kendilerine intikal eden eşyalar üzerinde sınırsız bir tasarruf hakkına sahip olur.
Eğer gaip sonradan ortaya çıkarsa herhangi bir süre olmadan mallarını isteyebilir. Mirası elinde bulunduran mirasçılar iyi niyetli ise harcadığı kısım kendisinden istenemez. Elinde kalanı vermesi istenir. Gaipliğine karar verilen kişinin hayatta olduğunu ortaya çıkarsa, malları kendisine iade edilir. Bu geri verme, miras sebebiyle istihkak davasının bağlı olduğu zamanaşımına tabi olacaktır. Bu geri alım davasının zamanaşımı süresi, davalının zilyet bulunduğunu öğrendiği günden itibaren bir yıldır. Süre her halde miras bırakanın ölümünden veya vasiyetnamenin açılmasından itibaren 10 yıldır. Türk Medeni Kanunu’nun 586. maddesinde ise gaibin mirasçı olması durumu düzenlenmiştir. Gaip olan mirasçının miras payı resmen yönetilir.