Evliliğin İptali, Türk Medeni Kanununun ilgili maddeleri kapsamında, bazı özel durumlar kapsamında mümkündür. Evliliğin iptali ile evlilik geçersiz kılınır ve hukuken hiç var olmamış kabul edilir. Boşanma bir evliliği sonlandırırken, evliliğin iptali ise evliliği baştan itibaren yok sayar. Resmi bir törenle gerçekleşmiş olsa bile, geçersizlik sebepleri mevcut ise evliliğin iptal edilmesi için yargı mercilerine başvurulabilir.
Evliliğin iptal edilmesi için geçerli sebepler, Türk Medeni Kanununun 145 ile 160. maddeleri arasında ayrıntılı biçimde sıralanmıştır. Bu maddeler, evlilik birliğinin hangi koşullarda sonlandırılabileceğine dair hükümleri içerir ve evliliğin iptaline başvurabilecek tarafların haklarını belirler.
Evlilikler, bazı özel durumlarda iptal edilebilir ve bu hükümler yasal çerçevede net bir şekilde tanımlanmıştır. Kanun, evlenme ehliyetine sahip olmayanların, zorla evlenme veya aldatılarak evlenme gibi durumlarda evliliğin iptaline gidebileceğini belirtir.
Evliliğin Mutlak İptal Nedenleri
Eğer eşlerden biri evlenme sırasında başka birisiyle evli ise bu durum evliliğin iptal sebebidir. Evliliğin iptali davası açıldıktan sonra ancak mahkeme tarafından karar verilmeden önce ilk evlilik sona ererse ve ikinci evlenmede diğer eş önceki evliliği bilmiyorsa, bu evliliğin iptaline karar verilmez.
Evlenen kişilerin ayırt etme gücüne sahip olmaları gerekmektedir. Bir eşin evlilik anında sürekli olarak ayırt etme gücünden mahrum olması halinde evlilik geçersiz kabul edilir.
Evlilik, evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı olan kişiler arasında kurulamaz. Eşlerden biri akıl hastası ise evlilik başlangıcından itibaren geçersiz sayılır ve iptal edilebilir.
Türk Medeni Kanununun 129. maddesi, belirli hısımlık dereceleri olan kişiler arasında evliliği yasaklar. Bu dereceler; doğrudan soylar (üstsoy ve altsoy), kardeşler, amca, dayı, hala, teyze ile yeğenler, kayın hısımlığının devam ettiği ilişkiler, evlat edinen kişiler ve onların soylarıyla arasında evlilik yasağı vardır. Bu yasaklara aykırı olarak yapılan evlilikler mutlak butlanla iptal edilebilir.
Bu şartlardan herhangi birinin varlığı, evliliğin başından itibaren sakat olmasına ve yasal olarak hiçbir şekilde geçerlilik kazanmamasına yol açar. İptal davası açılması durumunda da mahkeme, evliliğin başından itibaren hükümsüz olduğuna karar verecektir.
Evliliğin Nisbi İptal Sebepleri
Eşlerden biri, evlenme anında geçici olarak ayırt etme gücünden yoksun ise ayırt etme gücünden geçici olarak yoksun olan eş, evliliğin iptalini dava edebilir.
Geçici bir ayırt etme gücünden yoksunluk hali varsa, evliliğin iptali, geçici olarak ayırt etme gücünden yoksun olan eşin başvurusuna bağlıdır. Böyle bir durumda, hiçbir zorlama olmadan rızasıyla hareket edememiş olan eş, daha sonra farkına vardığında, evlilik akdinin iptali için dava açabilir. Evliliğin iptali süreci, geçici yoksunluk durumunda mağdur olan eşin talebi ile başlatılarak ilerler ve mahkeme kararıyla sonuçlanır.
Yanılma, bir kişinin evlenme konusunda yanlış anlama veya aldanma sonucu evliliğe onay vermesi durumu olarak ortaya çıkabilir. Bir başka ifadeyle, kişi, imzaladığı sözleşmenin bir evlilik sözleşmesi olduğunun bilincinde olmadan sözleşmeyi yapmış olabilir.
Bir diğer yanılma örneği, kişi evlenmeye istekli iken karşı tarafa ilişkin yanılgıya düşmesi ve aslında evlenmek istemediği başka bir kişiyle evlenmiş olmasıdır.
Ayrıca, kişi, evleneceği kişide olduğunu sandığı ve eğer o özellik bulunmuyor olsaydı evlenmeyeceği bir nitelikte ciddi yanılgı yaşarsa, evliliğin iptalini isteyebilir. Bu tür bir yanılma, ancak yanılgının evlenilen eşin özellikleriyle ilgili olduğu durumlarda geçerli bir iptal sebebi olarak kabul edilir. Eğer yanılgı, evlenilen eşin ailesi gibi üçüncü şahısların niteliğiyle ilgili ise bu durumda evliliğin iptal edilmesi talep edilemez.
Evliliğin iptali davası açabilmek için, şu hususların göz önünde bulundurulması önemlidir. Yanılgının evlenilen kişinin bir özelliğiyle ilgili olması gerekir. Yanılgı, evliliği sürdürmeyi imkansız hale getirecek kadar önemli bir nitelik taşımalıdır. Evlenilen kişinin yakın akrabalarındaki yanılgılar bu madde kapsamında değerlendirilmez.
Bu maddenin kapsamında, evliliğin iptali için dava açıldığında, mahkeme, yanılgının evliliğin temelini sarsıp sarsmadığını dikkatli bir şekilde değerlendirecek ve kararını buna göre verecektir.
Eğer eşlerden biri, diğer eşin namus ve onuru hakkında aldatılmak suretiyle evliliğe ikna olmuşsa bu evliliğin iptali için geçerli bir sebep sayılabilir. Aldatılma, evliliği kuran kişiden kaynaklanabileceği gibi, üçüncü bir kişinin yaptığı bir aldatma da olabilir.
Öte yandan, eşlerden biri ciddi ve bulaşıcı bir hastalığa sahipse ve bunu diğer eşten saklamışsa, bu durum da aldatma olarak kabul edilir. Böyle bir hastalığın evliliği kuran kişi ve muhtemel çocuklarının sağlığını tehlikeye atması durumunda, aldatılan eş evliliğin iptali davası açabilir.
Korkutularak evlenmeye razı edilmiş eş, evliliğin iptalini dava edebilir. Korkutma davranışının bir evliliğin iptali davası açısından değerlendirilebilmesi için sadece davacı eşi etkilemekle kalmaması, aynı zamanda davacının yakınlarına da yönelmiş olması gerekir. Burada “yakın” terimi yalnızca kan bağı olan akrabaları ifade etmez; bireyin duygusal olarak bağlı olduğu arkadaşlarını, nişanlısı gibi manevi yakınlarını da içerebilir.
Evliliğin iptali için korkutmanın mahiyeti ve kapsamı hayati önem taşır. Korku verici davranışların, kişisel güvenlik, sağlık veya onur gibi hassas ve önemli konularla ilişkili olması şarttır. Malvarlığı ile alakalı tehdit veya korkutmalar, evliliğin iptali bakımından geçerli sayılmaz.
Hakim korkutma durumunu değerlendirirken, korkutmanın objektif ölçülerde ciddi ve genel kabul görebilecek bir nitelikte olup olmadığını da titizlikle incelemelidir. Eşlerden birinin korkutma ile karşı karşıya kalması ve bu durumun evliliğin temellerini sarsacak düzeyde olması halinde, evlilik birliğinin iptali mümkün olabilmektedir.
Bu bağlamda, evlilik kararı alırken her iki tarafın da özgür iradesinin korunmasının yanı sıra, evliliğin iptali sürecinde korkutma ile ilgili somut delillerin büyük bir dikkatle değerlendirilmesi büyük önem taşır.
Kimler Evliliğin İptali Davası Açabilir?
Evlilik birliğinin kanunen kabul edilemez durumlar içinde olması durumunda, bu birliğin yasal olarak geçersiz olduğu kabul edilir. İşte bu tür geçersizlik hallerine evliliğin mutlak butlanı denir. Mutlak butlan, evliliğin hiçbir zaman yasal bir geçerliliği olmadığını ifade eder ve kamu düzeniyle ilgili bir konudur. Bu sebeple, evliliğin yasal olarak iptali isteği, yalnızca evliliğin tarafları tarafından değil; aynı zamanda Cumhuriyet Savcısı ve diğer ilgili kişiler tarafından da mahkemeye taşınabilir.
Mutlak butlan durumu varsa ancak sonrasında evlilik sonlanmış ise artık Cumhuriyet Savcısının geçersiz evliliğin tescilini isteme hakkı yoktur. Fakat, Cumhuriyet Savcısı haricindeki ilgili herkes bu hakka sahiptir. Diğer yandan, sürekli ayırt etme gücünün olmaması veya akıl hastalığı gibi nedenlerle geçersiz sayılan bir evlilik için, bu durumlar düzeltilip ayırt etme gücü kazanılırsa veya akıl hastalığı tedavi edilirse, iptal davasını açma hakkı ilgili kişiye geri verilir.
Evliliğin nisbi butlanı ise, belirli durumların varlığında ortaya çıkar. Bu durumlar kişiye özgü olup evliliğin iptali için dava açma hakkı sadece eşlere aittir.
Özetle, evlilik birliğinin yasal geçerliliği konusunda sorunlar varsa, iptal davası açarak bu sorunu yasal yollarla çözmek mümkündür. Evliliğin iptali, mutlak butlan gibi durumlarda kamu düzeninin bir parçası olarak görülür ve geniş bir yelpazede kişiler tarafından talep edilebilir. Nisbi butlan durumunda ise yalnızca belirli kişiler tarafından dava açılabilir. Her iki durumda da, evliliğin iptali kapsamlı bir hukuki süreci gerektirmekte ve tarafların haklarının korunması adına önem arz etmektedir.
Yasal Temsilcinin Evlenmenin İptalini Dava Hakkı
Türk Medeni Kanunu’nda, evliliğin iptal edilmesiyle ilgili önemli hükümler bulunmaktadır. Özellikle evliliğin iptali söz konusu olduğunda, yasal temsilcinin dava açma yetkisine dikkat çekilmektedir. Türk Medeni Kanununun 153. maddesinde bu durum net olarak düzenlenmiştir.
Bir kişinin evlenme ehliyetine sahip olabilmesi için 18 yaşını tamamlamış ve dolayısıyla reşit olması gerekmektedir. Fakat bazı özel durumlar, bu genel kuralın dışında ele alınabilir. Örnek olarak, eğer kişi 16 yaşını doldurmuş ise ve mahkeme tarafından belirlenmiş ‘olağanüstü durumlar’ mevcut ise yasal izinle evlilik mümkün olabilmektedir.
Küçükler ve kısıtlılar için ise evlilik, yasal temsilcilerinin onayı olmadan gerçekleşemez. Bir küçüğün ya da kısıtlının evlenebilmesi için sadece bir ebeveynin onayı yeterli olmaz. Onay vermeyen yasal temsilci evliliğin iptali davası açabilir.
Küçük ya da kısıtlı bireyler bir evlilik gerçekleştirdiği zaman, yasal temsilci evliliğin iptali davası açma hakkına sahiptir. Ancak, davanın sonuçlanmasından önce eğer küçük, reşit yaşa ulaşırsa (18 yaşını doldurur), kısıtlının üzerindeki kısıtlık kaldırılırsa veya evlilikten dolayı kadın hamile kalırsa, evliliğin iptaline karar verilemez.
Evliliğin iptali için yasal süreçler ve koşullar Türk Medeni Kanununun ilgili maddeleri ışığında düzenlenmiştir ve bu süreçler yasal temsilciler, reşit olma durumu ve olağanüstü haller göz önünde bulundurularak titizlikle uygulanmalıdır.
Evliliğin İptali Davası Nasıl Açılır?
Evliliğin iptaline yönelik dava açma süreci, tarafların kendileri veya bir avukat aracılığıyla yürütülebilir. Avukatlar, bu süreçte hem hukuki danışmanlık hizmeti verebilir hem de mahkemede müvekkillerini temsil edebilir. Evliliğin iptali davası, ilgili mahkemeye sunulan bir dilekçe ile başlatılır ve mahkeme süreci, kanunlar çerçevesinde yürütülür.
Evliliğin iptali için atılacak adımların doğru bir şekilde planlanması ve yürütülmesi, bireylerin hukuki haklarının korunması açısından büyük öneme sahiptir.
Evliliğin İptali Dava Açma Süresi
Evliliğin iptali davaları, bazı nedenlere dayanarak açılabilir. Evliliğin iptali davası açma hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği ya da korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten itibaren altı ay içerisinde ve her halükârda evlenme tarihinin üzerinden beş yıl geçtikten sonra açılmalıdır. Belirtilen süreler geçtikten sonra dava açma hakkı düşer.
Mutlak butlan hallerinde ise, Türk Medeni Kanununda herhangi bir süre sınırlaması öngörülmemiştir. Mutlak butlan nedenleri mevcut ise taraflar herhangi bir zaman sınırlaması olmaksızın aile mahkemesine başvurarak dava açabilirler.
Evliliğin iptali ile ilgili bir dava söz konusu olduğunda, davacı eş hayatını kaybederse, bu dava, mirasçılara devredilen bir hak olmadığından dolayı devam etmez. Türk Medeni Kanununda, evliliğin iptali için belirli koşullar mevcuttur ve bu koşullar gerçekleştiğinde evliliğin geçersiz kılınması mümkündür.
Bu bağlamda evliliğin iptali ile alakalı süreçler ve koşullar, Türk hukuk sistemi içerisinde oldukça net bir şekilde belirlenmiştir. Evliliklerin iptali, sadece yasal sebeplere dayanarak ve belirli koşulların varlığı tespit edildiğinde gerçekleşebilir.
Evliliğin İptali Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme
Evliliğin iptali davasında görev alacak mahkeme, boşanma davalarına bakmakla yükümlü olan aynı mahkemedir. Evliliğin iptali talebiyle açılacak davalara aile mahkemeleri bakar. Eğer bir yerde aile mahkemesi bulunmuyorsa, bu davaya asliye hukuk mahkemeleri bakar ve bu mahkemeler aile mahkemesi gibi hareket eder.
Evliliğin iptali davası Cumhuriyet savcısı, yasal temsilci ya da diğer ilgililer tarafından açılacaksa, bu durumda yetkili mahkeme, davalının yerleşim yeri mahkemesi olarak hukuk muhakemeleri kanununda belirtilen genel yetki kurallarına tabi olur.
Bu bilgiler ışığında, evliliğin iptali davası açmayı düşünen kişiler, dava dilekçelerini işbu yetki ve görev kuralları çerçevesinde hazırlayıp ilgili mahkemeye sunmalıdır.
Evliliğin İptali Tazminat, Mal Rejimi ve Nafaka
Evliliğin geçersiz olduğu durumlarda, davacı evliliğin iptali talebiyle mahkemeye başvurabilir. Evlilik iptali davaları, Türk Medeni Kanununun 145. ve 160. maddeleri arasında yer alan hükümler doğrultusunda açılır. Bu tür davalarda, evlilik sırasında veya işlemleri sırasında kanunda belirtilen şartların yerine getirilmemiş olması durumunda söz konusu evlilik geçersiz sayılabilir.
Evlilik iptali davası sırasında eşler arasında edinilmiş malların durumu da dikkate alınmakta ve bu malların tasfiyesi de dava konusu olabilmektedir. Herhangi bir mal rejimi anlaşması yapılmamışsa, edinilmiş malların paylaşımı Türk Medeni Kanunu’ndaki hükümlere göre gerçekleştirilir.
Evlilik içinde edinilen mallar dikkate alındığı gibi, tazminat ve nafaka talepleri de evlilik iptali davalarında gündeme gelebilir. Eş ve çocukların maddi güvence altına alınması için tedbir nafakası, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası gibi farklı nafaka türleri talep edilebilir. Davacı taraf, maddi ve manevi zararları için tazminat davası da açabilir.
Evliliğin iptali davası ile boşanma davası birbirinden farklıdır. Boşanma davaları eşlerin ayrılma kararı alması ve bu kararın hukuki yolla sonlandırılması amacını taşırken, evliliğin iptali davaları evliliğin baştan itibaren hukuki açıdan geçersiz kabul edilebilmesi için açılır.
Ayrıca, evliliğin iptal edilmesi talebiyle açılan dava sırasında ve sonrasında eşlerin haklarını etkin bir şekilde koruyabilmek ve süreci yönetebilmek için aile hukuku alanında deneyimli bir avukattan hukuki destek almak önemlidir. Bu sayede tarafların hakları adil bir şekilde savunulabilir ve hukuki süreçler doğru bir şekilde yürütülebilir.
Evliliğin İptali Sonuçları
Evliliğin iptali davasında, ilgili mahkeme tarafından evliliğin batıl olduğuna karar verilir. Ancak, evliliğin iptali davası son karara bağlanıncaya kadar, var olan evlilik tüm etki ve sonuçlarını sürdürür. Bu evlilik devam ederken, tarafların evlilikle bağlantılı tüm yasal yükümlülükleri geçerlidir.
Evliliğin iptali davası evliliğin iptali kararı ile sonuçlandığında, bir boşanma davasının sonuçlarına benzer bir şekilde, taraflar arasındaki mal rejimi tasfiyesi gerçekleştirilir. Taraflar arasındaki malvarlığına ilişkin mülkiyet ve idare hakları iptal kararı doğrultusunda yeniden düzenlenir.
Aynı zamanda, evliliğin iptali durumunda da çocukların velayeti, çocuk veya eşe ödenecek nafaka gibi meselelerde mahkeme kararıyla belirlenir. Evlilik sırasında ortaya çıkan ve evliliğin sonlanması sürecinde de devam edecek olan hukuki sonuçlar, dava sonuçlanana dek geçerli olmaya devam eder.
Önemle vurgulanmalıdır ki, kayın hısımlığı ilişkileri de evlilik iptali sonrası etkilenir ve boşanma sonrasında olduğu gibi bu ilişkilerin hukuki etkisi devam eder. Evliliğin iptali ile boşanma arasındaki farklara karşın, her iki durumda da kayın hısımlığı ilişkisi geçerliliğini korumaktadır.
Evliliğin iptali davaları, evlilik birliğinin başlangıcında mevcut olan birtakım yasal nedenler veya evliliğin hüküm ve sonuçlarını inkar eden durumlar nedeniyle gündeme gelir. Davanın sonucu ile evlilik geçmişte hiç olmamış gibi kabul edilir; ancak davanın sonuçlanmasına kadar olan süreçte evlilik hükümleri yürürlükte kalır. Bu sebeple, evliliğin iptali konusu, evlilik hukukuna ilişkin önemli bir konudur.
Evliliğin İptalini Gerektirmeyen Haller
Türk Medeni Kanunu, evlilik kurumuna ilişkin detaylı hükümler içermekte ve evliliğin geçerliliği için bazı şartların yerine getirilmesini öngörmektedir. Ancak bazı eksiklikler, evliliğin iptalini gerektirecek kadar önemli bulunmamaktadır. Örneğin, evlenme akdinde meydana gelen bazı eksiklikler bu kuralın istisnasını teşkil etmektedir. Bahsedilen bu durumlar Türk Medeni Kanununun 154 ve 155. maddeleri ile düzenlenmiştir.
Evlilik akdi belirli şekil şartlarını taşımakla beraber, her bir eksikliğin evliliğin iptaline sebep olmaması önem taşır. Özellikle, yetkili evlendirme memuru huzurunda gerçekleşen evlenme akdi, esas alınan bir şekil şartıdır. Eğer bu temel şart sağlanmışsa, diğer bazı şekil şartlarına uyulmamış olması evlenmenin butlanına yol açmaz.
Öte yandan, Türk hukukunda, boşanma davası neticesinde kadınlar için 300 günlük bir bekleme süresi bulunmaktadır. Bu süre, önceki evlilikten doğabilecek bir çocuğun soybağının tespiti açısından oldukça önemlidir. Ancak, söz konusu bekleme süresini dikkate almadan yapılan bir evlilik de evliliğin iptali gerektirmeyecektir.
Bununla birlikte, evliliğin iptali için çok ciddi eksiklikler veya usulsüzlükler bulunması gerekmektedir. Evlenme akdinde küçük eksikliklerin bulunması genellikle evliliği geçersiz kılmamaktadır. Bu durum kanunun ilgili maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
Sonuç olarak, Türk Medeni Kanununda hüküm altına alınmış bazı eksiklikler, evlenmenin hemen iptali anlamına gelmeyebilir. Ancak, evlilikle ilgili esaslı ve önemli usul hükümlerine uyulması gerektiği ve bu tür temel şartların ihlali durumunda evliliğin geçersiz sayılabileceği unutulmamalıdır.
Boşanma Davası ile Evliliğin İptali Farkı
Boşanma davası, evlilik birliğinin çeşitli sebeplere dayalı olarak bitirilmesi amacıyla açılır. Evlenirken bireyler, kendi özgür iradeleri ile hareket ederken, evlilik birliğinin sonlandırılması aşamasında devlet, aile yapısının korunması için mahkemeye başvurulmasını şart koşar.
Eşler arasında çıkabilecek anlaşmazlıklar ve birçok farklı nedenden ötürü boşanma kararı alınabilir. Bazı yaygın boşanma sebepleri arasında şiddetli geçimsizlik, aile yapısının temelden zedelenmesi, sorumluluklardan kaçınan eşlerin varlığı, aldatma gibi durumlar bulunabilir.
Boşanma işlemleri, genellikle aile mahkemeleri tarafından yürütülür ve burada hukuken geçerli sayılan evlilikler sona erdirilir. Bu hukuki süreçte, yasa tarafından belirlenen koşulların varlığı ya da eşlerin karşılıklı anlaşmasına bağlı olarak boşanma gerçekleştirilir.
Diğer yandan, evliliğin iptali davaları ise, evlilik başlangıcından itibaren hukuken geçersiz sayılan ya da sonradan beliren bir sebep nedeniyle geçerliliğini yitiren birlikteliklerin sonlandırılması için açılır. Bu davanın amacı, yasal olmayan bir evlilik bağını resmi olarak ortadan kaldırmaktır.
“Evliliğin iptali” terimi, geçersiz bir evliliği sonlandırma sürecine atıfta bulunmak için kullanılır ve genellikle hukuken kabul görmeyen evlilikler için geçerlidir.
Evliliğin iptali davası, Türk Medeni Kanununun 145-160. maddeleri arasında belirtilen özel şartlar altında gerçekleşirken, boşanma davası daha geniş şartlarla talep edilebilir. Evliliğin iptalinde, evlilik bağının başından itibaren ortadan kalkması söz konusudur; boşanmada ise evlilik geçmişi hukuken geçerlidir.