Nafaka hesaplama, hakimin dikkate alacağı bir takım ölçütler temelinde yapılır. Bu ölçütler bireylerin yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli mali destek miktarını belirlemeye yöneliktir.
Hakim, karar verirken eşlerin ve varsa çocukların ihtiyaçları ile maddi imkanlarını göz önünde bulundurur. Ayrıca, farklı türdeki nafaka yükümlülükleri (tedbir nafakası, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası gibi) kendi içinde özgül kriterlere sahiptir.
- Eşlerin Ekonomik Durumu: Her iki eşin gelir ve varlıkları, ekonomik bağımsızlık dereceleri.
- Çocuk Sayısı: Bakıma muhtaç müşterek çocukların sayısı ve ihtiyaçları.
- Yaşamsal Giderler: Eşlerin ve çocukların yiyecek, içecek, giysi gibi temel yaşam masrafları.
- Eğitim Giderleri: Çocukların okul, kurs ve diğer öğrenim masrafları.
- Konut Giderleri: Kiralık bir konutta yaşıyorsa kira, ortak konutun bakımı gibi maliyetler.
- Faturalar: Elektrik, su, doğalgaz gibi düzenli ödenen faturalar.
- Meslek ve İş Hayatı: Eşlerin çalışma durumları, meslekleri ve bu durumun gelirlerine etkisi.
- Gelir Düzeyi: Eşlerin düzenli gelirleri ve bu gelirlerden elde edilen net kazançlar.
- Ulaşım Giderleri: İşe ya da günlük aktivitelere ulaşım masrafları.
- Yakıt Masrafları: Özellikle kış aylarında ısınma için yapılan harcamalar.
- Sağlık Giderleri: Tedavi, ilaç masrafları ve rutin sağlık kontrolü maliyetleri.
Tedbir Nafakası: Boşanma sürecinde eşin geçimini sağlamak için geçici olarak belirlenir ve genellikle eşin mali ihtiyaçları temel alınır.
İştirak Nafakası: Çocukların bakımı için ödenen nafaka olup, çocukların yaşam ihtiyaçlarını karşılamak esas alınır.
Yoksulluk Nafakası: Boşanma sonrası yoksulluğa düşecek eşin ihtiyaçlarını dikkate alarak belirlenir.
Hakim, eşlerin mali durumlarını ve söz konusu kriterleri dikkate alarak nafaka miktarını belirler.
Nafaka Nasıl Hesaplanır?
Nafaka hesaplaması yapılırken uzun bir süreç işlemekte ve birtakım faktörler göz önünde bulundurulmaktadır. Nafaka türleri fark etmeksizin hakimler, tarafların maaşlarını titizlikle inceleyerek bir karara varırlar.
Ancak nafaka miktarı sadece maaşa göre belirlenmez. Şahısların maaş dışı ek gelirleri, örneğin emlak veya yatırımlardan elde ettiği gelirler de dikkate alınır. Hakim, yalnızca maaşı baz alarak bir nafaka miktarı belirlerse bu adil bir karar olarak görülmez.
Hakimin takdir yetkisi göz önünde bulundurulduğunda, nafaka miktarının belirli bir maaş yüzdesine göre sabitlenemediğini belirtmek önemlidir. Kanun koyucu herhangi bir oran belirlememiş olup, uygulamada hakimler genellikle maaşın %25’ine karşılık gelen bir miktarları nafaka olarak belirlemektedir. Örneğin 20.000 TL maaş alan bir kişiden 5000 TL nafaka talep edilebilir. Fakat ek gelirler mevcut ise, hakimin bu oranı arttırması söz konusu olabilir.
Karar verildiği tarihten itibaren ekonomik koşulların değişmesi nedeniyle belirlenen nafaka miktarı yetersiz kalmışsa, nafaka miktarında güncelleme yapılması ihtiyacı doğar. Bunu mahkemeye yapılacak bir başvuru ile gerçekleştirilebilir yani nafaka alacaklısı nafaka artışı için dava açabilir. Bazı durumlarda hakim, nafaka artış oranını yıllık olarak belirler ancak bu oran bile zamanla ihtiyaçları karşılayamayacak hale gelebilir. Bu durumda nafaka artırım davası açmak mümkündür.
Sonuç itibarıyla, boşanma kararındaki nafaka miktarı yıllar içinde değişen koşullara uygun hale getirilmemişse veya artış oranı yetersiz kalmışsa, nafaka alacaklısı artış için dava açabilecektir.
Nafaka Ne Demek?
Nafaka, aslında aile hukukundan kaynaklanan özel bir yükümlülüktür ve bu özelliği nedeniyle kişisel bir borç niteliği taşır.
Bir borcun kişisel olması, söz konusu borcun devredilemez ve vazgeçilemez olduğu anlamına gelir. Dolayısıyla, nafaka borcunu üçüncü bir şahsa aktarmak veya başka bir borçla değiştirmek mümkün değildir. Nafakanın miktarı, ödeyecek olan kişinin mali durumu ve nafaka alacak olan kişinin ihtiyaçları göz önünde bulundurularak belirlenir.
Yardım Nafakası
Yardım nafakası, yasal sınırlamalar doğrultusunda belirli aile fertlerinin maddi zorluklar içerisine düşmemesini hedefleyen ve bu doğrultuda sosyal dayanışmayı güçlendiren bir nafaka çeşididir.
Eğer yardım yapılmazsa ciddi sıkıntılar yaşayabilecek olan bireylerin lehine yardım nafakası kararı verilebilir. Bu karar, kişilerin çok zor durumda kalmalarını önlemek amacı taşır ve genellikle aile içi yoksulluğa karşı bir koruma önlemi olarak işlev görür.
Yoksulluk sınırının altına düşmek üzere olan veya çok zor ekonomik koşullar altında yaşamak zorunda kalan aile bireylerinin korunması için mahkemeler tarafından yardım nafakasına karar verilir. Kişinin bu tür bir mali destek almaya hak kazanabilmesi için, ekonomik olarak zor durumda olduğunu ispatlaması gerekir.
Yardım nafakası, aile içi sosyal dayanışmanın güçlendirilmesini amaçlar. Kişinin yoksulluğa düşmesini engellemek için maddi destek sağlar. Mahkeme kararıyla belirlenir ve kanuni çerçevede düzenlenir. Özellikle çocuklar gibi altsoy bireylerinin maddi ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli rol oynar. Kişinin karşı karşıya olduğu zor ekonomik şartları dikkate alır ve bu durumları iyileştirmeyi hedefler.
Türk Medeni Kanunu’nun 328. maddesinin ikinci fıkrasına göre anne ve baba, ergin ancak eğitimine devam eden çocuklarına, kendi durumlarına ve şartlara göre yardım etmekle yükümlüdür. Bu yardım, çocuğun eğitimi tamamlanana kadar devam eder.
Yargıtay kararlarına göre, talepte bulunan kişinin kendi hatası sonucu muhtaç duruma düşmesi dahi davalıyı nafaka ödeme yükümlülüğünden muaf tutmaz. Ayrıca aile bağlarının zayıflığı bu yükümlülüğü etkilemez.
Nafaka miktarının tespit edilmesi sırasında, nafaka yükümlüsü kişinin geçimini zorlaştırmayacak ve talep eden kişinin temel ihtiyaçları gözetilerek yardım edilmesi gereklidir. Talep eden kişinin yoksulluğa düşüp düşmeyeceği, yeme, içme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım ve kültür gibi temel ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanamayacağı dikkate alınarak değerlendirilir. Bu ihtiyaçlarını karşılayamayan kişi yoksul sayılır ve nafaka talebi kabul edilebilir. Aksi halde, nafaka talebi reddedilir.
Yardım nafakası talebinde bulunabilecek üstsoy fertleri arasında, davalının annesi, babası, büyükanneleri, büyükbabaları ve diğer üstsoy mensupları yer alır. Davalının altsoyu da nafaka davası açabilir. Bu kişiler arasında davalının çocukları, torunları ve altsoy olarak tanımlanan diğer kişiler bulunur. Kardeşler de durumları uygun olduğunda yardım nafakası talebinde bulunabilir. Ancak, kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah düzeylerine bağlıdır ve ancak karşılıklı ihtiyaç durumlarında söz konusu olabilir.
Yardım nafakası davası açma hakkı yalnızca yukarıda belirtilen kişilerle sınırlıdır. Dolayısıyla, kayınbirader, dayı, teyze gibi diğer akrabaların yardım nafakası talebinde bulunma hakları bulunmamaktadır.
Boşanmada Nafaka
Boşanmada nafaka, boşanma işleminin önemli ve sıkça karşılaşılan yönlerinden biridir. Boşanma davasının açılması aşamasında, nafaka ihtiyacı hisseden veya ilerde nafaka ihtiyacı doğabileceğini öngören taraf, ayrı bir nafaka davası açmak yerine mevcut boşanma davası içinde nafaka talebinde bulunabilir.
Anlaşmalı boşanmada tarafların anlaşmaları durumunda nafaka konusu kolaylıkla çözümlenebilir. İştirak nafakası gibi bazı özel durumlar dışında, nafaka miktarı ve koşulları tarafların anlaşması ile belirlenir. Anlaşmalı boşanmada nafaka, boşanma protokolünün bir parçası olarak mahkeme kararına dahil edilir.
Çekişmeli boşanma sürecinde ise, nafakaya ilişkin taleplerin kanıtlanması gerekmektedir. Nafaka talebinde bulunacak taraf, talebinin haklı gerekçelerini ve nafaka alması gerekliliğini ispatlamalıdır. Hakim ise sunulan deliller ve yapılacak yargılama neticesinde nafakaya karar verecektir.
Boşanma davası sırasında, taraflar nafaka ihtiyacını gerekli belge ve delillerle destekleyerek talepte bulunmalı, böylelikle boşanma gerçekleştikten sonra maddi olarak mağdur duruma düşmemek için güvence altına alınmalıdır.
Nafaka talepleri boşanma davası sırasında yapılırsa, boşanma sonrası yaşanabilecek anlaşmazlıkların önüne geçilmiş olunur ve bu sayede boşanma süreci daha düzgün bir şekilde yürütülebilir.
Anlaşmalı Boşanmada Nafaka
Boşanma esnasında anlaşmalı boşanma protokolünde tarafların yoksulluk nafakasının ödenmesi konusunda anlaşmaları halinde mahkeme tarafından nafaka ödenmesine karar verilebilir. Ancak taraflar anlaşmalı boşanma protokolünde yoksulluk nafakasından feragat etmişlerse veya böyle bir istekte bulunmadıklarını belirtmişlerse, yoksulluk nafakası adına sonradan dava açılması mümkün değildir.
Öte yandan, eğer anlaşmalı boşanma protokolünde iştirak nafakasıyla ilgili hiçbir düzenleme bulunmuyorsa ya da taraflar iştirak nafakasından vazgeçse dahi, sonradan iştirak nafakası talebinde bulunmak mümkündür. İştirak nafakası, çocukların masrafları için verildiği için ve kamu düzenini ilgilendiren bir konu olduğu için tarafların bu konuda anlaşmaları geçerli olmaz. Aile mahkemeleri, genellikle iştirak nafakasını çocukların yararı gözetilerek, protokolde belirtilmemiş olsa bile belirleyebilir.
Anlaşmalı boşanmada nafaka düzenlemesi hassas bir mesele olduğundan, tarafların uzlaşma protokolünü hazırlarken iştirak ve yoksulluk nafakası konularında dikkatli olmaları ve ileride sorun yaşamamak adına bir avukattan danışmanlık almaları önemlidir.
Anlaşmalı Boşanmada Nafaka Miktarı
Anlaşmalı boşanmada eşler arasında nafaka miktarının kararlaştırılması önemlidir. Taraflar, yoksulluk nafakasını talep etmek istiyorlarsa bunu boşanma protokolünde açıkça belirtmelidirler. Aksi takdirde, bu haklarından feragat ettikleri kabul edilir ve ileride bu konuda dava açamazlar.
Yoksulluk nafakası konusunda, talebin bulunması şarttır. Bu nafaka, eşlerden maddi durumu daha iyi olanın, diğer eşin yaşam standardını boşanmadan önceki düzeyde tutabilmesi için ödemesi gereken bir miktarı ifade eder. Yoksulluğa düşme riski olan eşe ödenen bu nafaka, yeniden evlenme, ölüm ya da yoksulluk durumunun sona ermesi gibi durumlarda sonlandırılır.
İştirak nafakası ise, çocukların bakımı ve eğitimiyle ilgili giderlerin karşılanması için velayet hakkı elinde olmayan ebeveynin ödediği bir nafakadır.
Hakim bu nafaka miktarını, taraflar anlaşamadığında veya anlaşmalı boşanmada belirlenen miktarı uygun bulmazsa, kendisi tespit eder.
Her iki nafaka türünde de miktar belirlenirken, çocuğun eğitim giderleri, yaşı ve ihtiyaçları ile boşanacak eşin ihtiyaçları gözetilir. Ancak nihai kararda ödeyecek kişinin mali gücü ve gelir durumu belirleyici unsurlardandır.
Anlaşmalı boşanmada, eşlerin önceden belirlediği nafaka miktarı üzerinde, genellikle hakimin bir takdir yetkisi bulunmaz. Taraflar arasında varılan anlaşma mahkeme tarafından onaylanır ve hüküm haline getirilir. Çünkü bu tür boşanmalarda taraflar kendi aralarında her şeye karar vermişlerdir. Hakim, sadece çocukların menfaatiyle ilgili olan iştirak nafakası noktasında takdir hakkını kullanabilir.
Anlaşmalı boşanmada nafaka miktarının belirlenmesi ileride çıkabilecek anlaşmazlıkların önlenmesinde oldukça etkili olmaktadır. Bu nedenle tarafların, boşanma protokolünde nafaka miktarını ve şartlarını net bir şekilde saptamaları ve kayıt altına almaları önem taşır.