Vasiyetnamenin İptali Yargıtay Kararları
Bu yazımızda vasiyetnamenin iptali hakkında Yargıtay tarafından verilen Yargıtay kararlarını inceleyeceğiz. Daha çok yeni tarihli kararlar seçtik. Unutulmamalıdır ki Yargıtay zaman zaman görüş değiştirebilmektedir. Bu sebeple burada yer alan kararları kanun maddesi olarak düşünmemelisiniz. Vasiyetname düzenlerken de, vasiyetnamenin iptali dava açarken de mutlaka bir miras avukatından yardım almalısınız.
Noterde Düzenlenen Vasiyetnamenin İptali
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/14414 Esas, 2013/15807 Karar sayılı ilamı
Cemil 30.06. 2004 tarihinde Üsküdar Noterliğinde vasiyetname düzenlemiştir. Bu vasiyetname ile Beylerbeyi’nde bulunan 5 tane apartman dairesini en çok sevdiği torunu olan Yusuf’a vasiyet etmiştir. Yusuf bekar olup dedesi ile birlikte yaşamaktadır. Cemil vasiyetname düzenlediği tarihte 87 yaşındadır. Yusuf’un babası ve Cemil’in kızı Ayşe ise hayattadır.
Cemil’in 2018 tarihinde ölmesi üzerine vasiyetnamesi açılıp okunmuştur. Vasiyetnameden haberdar olan Ayşe ise vasiyetnamenin iptal edilmesini ve 5 adet apartman dairesinin terekeye iade edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Ayşe, babasının okuma yazma bilmediğini ve düzenlenen vasiyetnamenin kendisine okunmadığını iddia etmiştir. Bu sebeple de vasiyetnamenin iptal edilmesini istemiştir.
Noterde vasiyetname düzenlediği gün, Cemil sağlık ocağından doktor raporu alınmıştır. Ayrıca yargılama sırasında mahkeme dosyayı adli tıp kurumuna göndermiş ve bilirkişi olan doktorlardan sağlık heyet raporu aldırmıştır. Raporda Cemil’in işlem tarihinde fiil ehliyetine sahip olduğu saptanmıştır.
Mahkemece; vasiyetname tarihinde murisin hukuki ehliyeti olduğu ve vasiyetnamenin şekil şartlarına uygun olduğundan bahisle vasiyetnamenin iptali talebinin reddine karar verilmiş, hükmü davacılar temyiz etmiştir.
Dosya arasında bulunan veraset ilamına göre davacıların yasal mirasçı olduğu, davalı torunun ise yasal mirasçı olmadığı, vasiyet alacaklısı olduğu tespit edilmiştir.
Vasiyetnamenin iptali davasının kabul edilebilmesi için Türk Medeni Kanunu’nun 557. maddesinde sayılı iptal sebeplerinden birinin mevcut olması yeterlidir. Dava konusu vasiyetnamenin Türk Medeni Kanunu’nun 557. maddesindeki iptal sebeplerinden hiç birini taşımadığı anlaşıldığından, mahkemece; vasiyetnamenin iptali talebinin reddine ilişkin kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Kanser Hastası Olan Kişilerin Düzenledikleri Vasiyetnamenin İptali
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2012/18038 Esas ve 2013/1487 Karar sayılı ilamı
Abdullah Beşiktaş Noterliğinde 14.06.2007 tarihinde vasiyetname düzenlemiştir. Vasiyetname düzenlediği tarihte Abdullah Zeynep ile evlidir. Abdullah düzenlediği bu vasiyetname ile Beşiktaş Ortaköy’de bulunan evini eşi Zeynep’e bırakmıştır. Vasiyetnamenin düzenlenmesinden 6 ay sonra Abdullah ve Zeynep boşanmışlardır. Boşanmanın ardından 1 yıl sonra da Abdullah ölmüştür.
Abdullah’ın ilk evliliğinden olma kızı Saliha, vasiyetnamenin iptali için dava açmıştır. Vasiyetname düzenlediği tarihte babasının kanser hastası olduğunu, çok ağır bir tedavi süreci geçirdiği dönemde iradesinin sakatlandığını iddia etmiştir. Vasiyetnamenin hata ve hile etkisi altında düzenlediği için iptal edilmesini talep etmiştir. Ayrıca kendisine Beşiktaş Ortaköy’de ev bıraktığı eşinden boşandığını ve boşanma sebebi ile vasiyetnamenin geçersiz olduğunu ileri sürmüştür.
Abdullah’ın eşi Zeynep ise; ileri sürülen iptal sebeplerinin yerinde olmadığı gibi eşinin düzenlediği vasiyetnameden dönmediğini, bu sebeple de vasiyetnamenin geçerli olduğunu belirtip davanın ret edilmesini talep etmiştir.
Mahkeme davanın reddine karar vermiştir.
Bu örnek olaya benzer bir durum ile karşılaşanların, miras hukuku alanında tecrübeli bir miras avukatından yardım almalarını öneriyoruz. Aksi durumda geri döndürülemez hak kayıplarının yaşanması olasıdır.
Böyle bir durumda öncelikle, vasiyetnamenin kanuna ve usule uygun olarak açılıp açılmadığı incelenmelidir. Eğer vasiyetname sulh hukuk mahkemesi tarafından açılıp okundu ise; vasiyetnamenin iptali davasının süresi içinde açılıp açılmadığının incelenmesi gerekir.
Vasiyetnamenin iptaline konu davada mahkeme tarafından yapılacak ilk iş; vasiyetnamenin Türk Medeni Kanununun 532. maddesindeki şartları taşıyıp taşımadığını incelemek olacaktır.
Türk Medeni Kanunu’nun 181. maddesine göre; “Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler.”
Mirasçılık ve mirasın geçişi miras bırakanın ölüm tarihinde yürürlükte bulunan hükümlere göre belirlenir (4722 sayılı Yasa m.17). Davalılardan…..murisin 2008 yılında boşandığı eşi olup, veraset belgesine göre murisin çocukları dışında yasal mirasçısı bulunmamaktadır.
Somut olayda, iptale konu vasiyetname boşanmadan önce yapılmış olup, ölüme bağlı tasarruf olma niteliği ise tartışmasızdır. Bu nedenle; mahkemece, anılan yasal düzenleme kapsamında olup olmadığı hususu incelenmeksizin karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Fiil Ehliyetinin Bulunmaması sebebiyle Vasiyetnamenin İptali
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2012/12725 Esas ve 2012/18760 Karar sayılı ilamı
Davacı kurum vekili, dul ve çocuksuz olarak vefat eden ve bu nedenle mirası hazineye kalacak olan miras bırakanın 28.11.2007 tarihinde Beşiktaş Noterliğinde düzenlediği vasiyetnamenin şekil şartları yönünden geçersiz olması nedeniyle iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı, miras bırakanın üvey annesi olması ve ölünceye kadar kendisine bakması karşılığı gönül rızası ile mallarını bağışladığını, akli melekelerinde bir sıkıntı bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, şekil şartları bakımından bir eksikliğin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Vasiyetnamenin iptali için Türk Medeni Kanunu’nun 557 maddesinde belirtilen hususlar da dava açılabilir.
Bunlardan birincisi: Vasiyetname miras bırakanın tasarruf ehliyetinin bulunmadığı bir sırada yapılmış ise iptali istenebilir. Vasiyetnamenin geçerli kabul edilmesi onu yapan kişinin hukuki ehliyete sahip olması ile mümkündür. Geçerlilik şartı olan hukuki ehliyet taraflar ileri sürmeseler dahi mahkemece kendiliğinden incelenir. Somut olayda, vasiyetçi için alınan raporda “mağdur-sakat maaşı için talep edildiği, sebilite-minimal kompisit bozukluk olduğu” açıklanmıştır.
O halde Mahkemece miras bırakanın sakat ve mağdur maaşı almak üzere kuruma müracaatı varsa ilgili kurumdan evrakları ve bağlı bulunduğu sosyal güvenlik kurumundan ve tedavi gördüğü hastanelerden, hasta müşahede kâğıtları ve tedavi evrakları sorularak dosyaya getirtilmek suretiyle dosyanın aslı eklenerek Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesine gönderilerek miras bırakanın vasiyetnamenin yapıldığı tarih olan 28.11.2007 tarihinde fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığının tespiti ile sonucu itibariyle karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İfa İmkânsızlığı Sebebiyle Vasiyetnamenin İptali
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/611 Esas ve 2013/2555 Karar sayılı ilamı
Davacılar dava dilekçesinde, davacılar ile davalının annesi miras bırakan Hatice’nin 05.05.1993 tarihinde düzenlediği vasiyetname ile 1825 parseldeki 20/120 payını davacı kızlarına, 4 parseldeki ev ve dükkânın ½ sinin davalı oğlu Ali Cengiz’e, diğer ½ sinin davacı kızlarına vasiyet ettiğini, vasiyetnameye konu 1825 parseldeki taşınmazın murisin sağlığında ortaklığın giderilmesi davası sonucunda satıldığını, bu şekilde vasiyetnameden dönüldüğünü belirterek 05.05.1993 tarihli vasiyetnamenin iptalini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında, 1825 parselin murisin kendi iradesi ile satılmadığını, diğer paydaşların sattığını beyan etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile vasiyetnameye konu taşınmazın satılması nedeniyle murisin sonradan yaptığı tasarruf ile vasiyetnameden döndüğünden bahisle 05.05.1993 tarihli vasiyetnamenin iptaline karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava konusu 05.05.1993 tarihli vasiyetname ile miras bırakan, 1825 parseldeki 20/120 payı davacı kızları …’a, 4 parseldeki taşınmazın ½ sini davacı kızlarına, ½ sini ise davalı oğluna vasiyet etmiş, Sulh Hukuk Mahkemesinin 27.10.2009 tarihli kararı ile “Vasiyetnamenin okunması” na karar verildiği anlaşılmaktadır.
Türk Medeni Kanunu’nun 557.maddesinde “ölüme bağlı tasarrufların iptali” sebepleri sıralanmıştır. Maddede vasiyetname konusu taşınmazın satışı hususunun vasiyetnamenin iptalini gerektirdiği belirtilmemiştir. Vasiyetnameye konu taşınmazlardan bir tanesinin murisin sağlığında satılmış olması o taşınmaz yönünden ifa imkânının bulunmadığını gösterir. Türk Medeni Kanunu’nun 557.maddesinde sınırlı bir şekilde sayılan iptal sebeplerinden, ifa imkânsızlığı, vasiyetnamenin iptali sebebi değildir. Kaldı ki, miras bırakanın iradesi dışında diğer paydaşların katılması ile 1825 parselin satışı gerçekleşmiş olduğundan bu husus vasiyetnameden rücu niteliğinde değildir. Ancak, Türk Medeni Kanunu’nun 600.maddesi kapsamında “vasiyetnamenin yerine getirilmesi” davasında göz önünde tutulur.
Bu durumda yukarıda belirtilen nedenlerle, mahkemece; 1825 parsel yönünden vasiyetnamenin ifa imkânının bulunmama sebebinin vasiyetnamenin iptal nedeni oluşturmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne ilişkin hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
İmza Bulunmaması Sebebiyle Vasiyetnamenin İptali
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2018/5856 Esas ve 2018/10138 Karar sayılı ilamı
Davalı; davacının, sağlığında miras bırakana hiçbir gün bakmadığı ve ilgilenmediğini, müvekkilinin miras bırakana uzun yıllar baktığını, murisin heyet raporu aldığını ve notere gelerek kendi hür iradesiyle hiçbir baskı altında kalmadan şahitlerin huzurunda vasiyetname düzenlendiğini, vasiyetnamenin noter ya da vekili tarafından imzalanmasının hiçbir sakıncasının olmadığını, vasiyetnamede parmak izinin, tanıkların imzası, adreslerinin noterde saklanan nüshada olacağını, vasiyetname incelendiğinde Türk Medeni Kanunu’nun vasiyetname ile ilgili geçerlilik şartlarının oluştuğunun ortaya çıkacağını, vasiyetnamedeki tanıklardan birinin öldüğünü, diğer tanığı gerekirse dinletebileceklerini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; dosyadaki bilgi ve belgeler, toplanan deliller, tanık anlatımları, … 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/716 E. sayılı dosyası, Adli Tıp Kurumu Başkanlığının raporu, murisin ölüm belgesi, Sosyal Güvenlik Kurumundan gelen belgeler, Eğitim ve Araştırma Hastanesinden ve Devlet Hastanesinden muris ile ilgili gelen tıbbi belgeler, vasiyetname ile tüm dosya kapsamından, murisin vasiyetnameyi düzenlediği sırada fiil ehliyetine sahip olduğu, vasiyetnamenin şekil şartlarından yoksun olduğuna dair iddianın yerinde olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş,
Somut olayda, davaya konu vasiyetnamede; miras bırakan imzasının olması gereken yerde ”sol el başparmak izi” bulunmakta olup, miras bırakanın okuryazar olup olmadığı, okuryazar ise neden imza yerine parmak izi kullandığı anlaşılamamaktadır.
Şayet miras bırakan okuryazar değil ise vasiyetname yukarıda belirtildiği üzere, TMK. nun 535. maddesinde gösterilen şekle uygun yapılmamış, vasiyetnamenin noter tarafından miras bırakana okunmak üzere verildiği onun da okuduğu belirtilmiş, şayet miras bırakan okuryazar ise de; neden imza yerine parmak izi kullandığına dair bir şerh düşülmemiştir.
Bu hali ile davaya konu vasiyetnamenin yasanın aradığı şekil şartlarına bağlı olarak yapıldığından bahsedilemeyecektir.
O halde mahkemece; yasada gösterilen şekle uygun olarak düzenlenmemiş olan vasiyetnamenin bu gerekçe ile iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
Aldatma ve Yanıltma Sebebiyle Vasiyetnamenin İptali
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2012/6417 Esas ve 2012/16308 Karar sayılı ilamı
Davacı vekili dilekçesinde; davacıların murisi tarafından 20.05.2005 tarihli vasiyetname ile 2536 parselde kayıtlı evin, davalıların murise bakıp gözetmeleri şartına bağlı olarak davalılara bırakıldığını, ancak; vasiyetnamenin, murisin tasarruf ehliyetinin olmadığı dönemde yapıldığı, tasarrufun bağlı bulunduğu şartın yerine getirilmediği, aldatma ve yanılma sonucu yapıldığı, murisin iradesinin fesada uğradığı, ayrıca yasada öngörülen şekle uyulmadan (davalıların öz kardeşleri tanık olmakla) yapıldığını belirterek vasiyetnamenin iptalini istemiştir.
Davalı vekili cevabında; iddiaların yersiz olduğunu, davalıların ölünceye dek vasiyet edene bakıp gözettiğini, tanık …’nin davalılarla hiçbir akrabalığı bulunmayıp, tanık …’nin ise; davalı …’in kız kardeşi olduğunu belirtmiş, karşı davada ise vasiyetname iptal edilirse 1991 – 2008 tarihleri arasında yapılan bakım masrafları olan 30.000 TL’nin tahsilini istemiştir.
Mahkemece; vasiyet edenin Adli Tıp Raporu ile tasarruf ehliyeti bulunduğunun anlaşılması, işlemin muvazaalı olmaması, davalıların vasiyet edene uzun süre bakıp gözettikleri gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmektedir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, davada vasiyetnamenin Türk Medeni Kanunu’nun 536.maddesine aykırı olacak şekilde yapıldığı ve vasiyetnamedeki tanıkların davalıların öz kardeşleri oldukları ileri sürülmüştür.
Türk Medeni Kanunu’nun 536/2.maddesi “Resmi vasiyetnamenin düzenlenmesine katılan memura ve tanıklara, bunların üstsoy ve altsoy kan hısımlarına, kardeşlerine ve bu kişilerin eşlerine o vasiyetname ile kazandırmada bulunulamayacağı” yönünde düzenleme içermektedir. Bu nedenle mahkemece, anılan madde hükmü çerçevesinde, davacıların iddiaları yönünden inceleme yapılmaksızın hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA oybirliğiyle karar verildi.