Türk Ceza Kanunu, bireylerin işledikleri suçların cezalarına dair önemli düzenlemeler içermekte olup, TCK’nin 53. maddesi suçun niteliğine göre birtakım hak kullanımlarını kısıtlamaktadır. Özellikle kasten işlenen suçlardan kaynaklanan hapis cezalarının etkilediği bu haklar, mahkumiyet hüküm giyen kişinin toplumsal yaşam üzerindeki etkisini sınırlar.
Hak yoksunluğu, TCK 53 maddesi kapsamında suç ve ceza dengesini kurarken, belli hakların kullanımını hapis cezası süresince sınırlandıran bir düzenlemedir. Hapis cezasına sebep olan kasten işlenmiş suçlar sonucu bu yoksunluğa tabi tutulmak, suçun caydırıcılığını ve toplumun genel düzenini korumanın bir aracı olarak önem arz etmektedir.
TCK 53/1 Maddesi Nedir?
Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinin birinci fıkrasına göre, bir kişi kasıtlı suç işlediğinde hapis cezasına mahkum olursa, ceza tamamen infaz edilene kadar aşağıdaki haklardan mahrum bırakılır:
- Herhangi bir kamu görevini üstlenmekten.
- Seçme ve seçilme hakkından.
- Velayet hakkından ve vesayet veya kayyımlık gibi görevlerden.
- Tüzel kişiliği olan kuruluşların (vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif, siyasi parti) yöneticisi veya denetçisi olmaktan.
- Kamu otoritesinin iznine bağlı meslek veya sanatı serbestçe veya tacir olarak icra etmekten.
Bu durum, kişinin cezaevinde olup olmamasına bakılmaksızın geçerlidir; örneğin, şartlı salıverilme veya denetimli serbestlik gibi imkanlarla cezaevinde bulunmayabilir. Ayrıca, bu hüküm uyarınca bazı hak yoksunlukları cezanın infazının tamamlanmasından sonra da devam edebilir. Örneğin, işlenen suç vesayet yetkisinin kötüye kullanılması suretiyle işlenmiş ise infaz sonrası bir yıldan iki yıla kadar daha bu hak yoksunluğu sürebilir (TCK 53/5).
İstisnalar: TCK 53. maddenin dördüncü fıkrasında bazı özel durumlar için istisnalar belirlenmiştir:
- Kısa süreli hapis cezası ertelenen kişiler,
- Fiili işlediği sırada 18 yaşını tamamlamamış olan kişiler için birinci fıkranın hükümleri uygulanmaz.
Bu iki grup dışında kalan kişilere ise TCK 53/1 hükümleri tam anlamıyla uygulanırken, bu istisnalara tabi kişiler hakkında 53/6 gereğince başka bir uygulama yapılmadığı sürece hak yoksunluğu uygulanmaz. Ancak, bunun sadece bu maddenin birinci fıkrası için geçerli olduğunu ve taksirli suçlar söz konusu olduğunda farklı hükümler uygulanabileceğini belirtmek önemlidir.
TCK 53/1 ve Devlet Memuriyetine Etkisi: Kasten işlenen bir suçtan dolayı mahkumiyet alındığında, TCK 53/1-a maddesi uyarınca, hükümlünün ceza infazı sona erene kadar devlet memurluğu görevini sürdürmesi mümkün değildir. Ancak infaz sürecinin tamamlanmasıyla birlikte, bu durumdan kaynaklanan hak yoksunluğu da sona erer.
Ancak 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda belirtilen bazı suçlar mevcuttur ki, bunlar için verilmiş mahkumiyet hükümleri devlet memurluğu noktasında kalıcı sonuçlar doğurabilmektedir.
657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48/5’inci maddesi, TCK’nın 53’üncü maddesinde belirtilen sürelerin geçmiş olmasına rağmen, belirli suçlardan mahkum olan kişilerin devlet memuriyeti ile ilişkisinin kesilebileceğini hükme bağlamıştır. Bu maddede ifade edilen suçlar şunlardır:
- Devletin güvenliğine karşı suçlar,
- Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar,
- Zimmet,
- İrtikâp,
- Rüşvet,
- Hırsızlık,
- Dolandırıcılık,
- Sahtecilik,
- Güveni kötüye kullanma,
- Hileli iflas,
- İhaleye fesat karıştırma,
- Edimin ifasına fesat karıştırma,
- Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama,
- Kaçakçılık.
Bu tür suçlardan bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına çarptırılmış ve hüküm kesinleşmiş kişiler, bu maddede sayılan durumlar gerçekleşse bile, affedilmiş olsalar dahi devlet memuriyetinden kalıcı olarak men edilirler.
Bu hükümle TCK 53/1’in memuriyet üzerindeki etkisi, bazı suçlar açısından daha da genişletilmiş ve ağırlaştırılmış oluyor. Devlet memurlarının, yüksek etik standartlarda olmaları ve suçtan uzak durmaları beklenirken, 657 sayılı kanun bu beklentiyi kanuni bir zemine oturtmaktadır.
TCK 53/2 Maddesi Nedir?
Türk Ceza Kanunu’nun 53/2 maddesi, 53/1 maddesinde sıralanan hak yoksunluklarının geçici doğasına vurgu yapar. 53/2 maddesi, mahkumiyet süresince birtakım hakların kullanımının askıya alınmasına işaret eder. Ancak unutmamalıyız ki bu durum iki önemli istisnayla sınırlıdır.
- Ailevi Sorumluluklar: Kişi, kendi altsoyunun (çocuklarının) korunması ve bakımıyla ilgili haklarını kullanmaya devam eder. Velayet, vesayet ve kayyımlık gibi sorumlulukları, TCK’nın 53/3 maddesinde ayrıntılı olarak yer almak üzere, bu yoksunluk dışında tutulmuştur.
- Kötüye Kullanım Durumu: Eğer mahkumiyet nedeni olan suç, bu yoksunluk kapsamındaki hakların kötüye kullanılmasıyla işlenmişse, farklı bir işleyiş söz konusudur. TCK 53/5’e göre, hapis cezası sebebiyle hakların kötüye kullanılmasıyla işlenen suçlarda, cezanın infazından sonraki süreçte, hükümlü olan cezanın yarısından bir katına kadar hak ve yetkilerin kullanımının yasaklanmasına karar verilir. Adli para cezası olan durumlarda ise, belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar yasaklama söz konusu olup, adli para cezasının tamamen infazı ile yasaklama süresi başlar.
Bu kapsamla TCK 53/2, ceza hukukunun rehabilitasyon prensibi ile birlikte toplumda bireyin yeniden yerini alması adına geçici yasaklamaları düzenler. Ancak suçun niteliğine göre kalıcı hak yoksunlukları getirebilecek durumlar da kanun koyucu tarafından öngörülmüştür.
TCK 53/3 Maddesi Nedir?
TCK madde 53/3 uyarınca, eğer bir kişi mahkum olduğu hapis cezasını erteleme, denetimli serbestlik veya koşullu salıverme yoluyla çekmişse, bu kişinin altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerine ilişkin hak yoksunlukları uygulanmaz. Bu, kanunun açık bir düzenlemesidir.
Ayrıca, mahkeme, söz konusu kişilere TCK madde 53/1-e kapsamında ek bir takdir yetkisi tanır. Buna göre, mahkûm olan kişilerin; kamu kurumu veya kamuya yararlı meslek kuruluşlarının iznine bağlı meslek ya da sanatları kendi sorumlulukları altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etme hakkının mahrumiyeti yönünden, hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verebilir. Bu, TCK madde 53/3’ün son cümlesinde dile getirilen bir takdir yetkisidir.
Sonuç olarak, kişinin mahkûm edildiği hapis cezası eğer ertelenmiş, denetimli serbestlik altında infaz edilmiş ya da koşullu salıverilmişse, velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ve TCK madde 53/1-e göre izne tabi bazı mesleki faaliyetlerde bulunmak konusunda hak yoksunlukları otomatik olarak uygulanmaz; mahkeme gerek görürse bu konuda esneklik sağlayabilir. Bu düzenlemeler, kişinin topluma yeniden kazandırılması ve ailevi ilişkilerini sürdürebilmesine olanak tanıyan hükümlerdir.
Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinde belirtilen hak yoksunlukları genellikle kasıtlı suçlarda uygulanır. Ancak, 53/6 maddesiyle taksirli suçlara yönelik belli bir istisna getirilmiş ve bu durumda da hak yoksunluğuna hükmedilebileceği düzenlenmiştir.
TCK 53/6 Madde Hükmü Nedir?
TCK 53/6 maddesi uyarınca; eğer bir kişi, örneğin bir mesleği veya sanatı icra ederken ya da trafikte gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek taksirli bir suç işlemişse, mahkeme üç aydan kısa, üç yıldan uzun olmamak üzere o kişinin mesleği veya sanatını icra etmesini yasaklayabilir veya sürücü belgesini geri alabilir. Bu kararın yürürlüğe girmesi ve süresinin işlemeye başlaması için hüküm kesinleşmiş ve cezanın tamamının infaz edilmiş olması gerekir.
Trafikte gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek bir kazaya neden olan ve sonucunda bir kişinin ölümüne sebep olan bir sürücü, taksirle ölüme sebebiyet vermek (TCK 85. Madde) suçu kapsamında değerlendirilir. Bu suç kasıtlı bir suç olmadığı halde, kişinin iki yıl hapis cezası alması durumunda, cezasının infazının tamamlanmasından sonra dahi sürücünün en az üç ay, en fazla üç yıl boyunca ehliyetsiz kalmasına hükmedilebilir. Bu sürenin uzunluğunu belirleme yetkisi mahkemeye bırakılmıştır.
Bu bağlamda, infaz tamamlandıktan sonra sona erecek olan bir hak yoksunluğu değil, infazın bitiminden sonra hâlâ devam edecek olan bir hak yoksunluğundan bahsedilmektedir. Bu durum, TCK 53/6 maddesinin, taksirle işlenen suçlar söz konusu olduğunda, özellikle dikkate alınması gereken önemli bir istisna olduğunu göstermektedir.
Bu açıklama, TCK 53. maddenin 6. fıkrasında yer alan taksirli suçlar için söz konusu olan hak yoksunluğu ve bu durumun uygulanması hakkındaki bilgileri özetler. TCK’nın bu özel hükmü, kanuna aykırı bir tavır sergileyen kişilerin, sadece hapis cezası ile sınırlı kalmadan, davranışları nedeniyle meslekleri veya sürüş yetenekleriyle ilgili ek yaptırımlarla karşılaşabileceklerini vurgular.
Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma Nedir?
Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesine göre, “belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma” ifadesi, özellikle kasten işlenmiş bir suç sonucunda hapis cezasıyla mahkum edilmiş kişilerin, ceza sürelerinin infazı bitene kadar bazı haklardan yoksun bırakılmasını ifade eder. Bu durum, mahkumiyetin cezalandırıcı işlevinin ötesinde, suç işleyen kişiyi belirli alanlarda sınırlayarak toplum güvenliğinin artırılmasını hedefleyen bir güvenlik tedbiridir. Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma şartları ise aşağıdaki gibidir.
- Kasıtlı Suç Olmalı: Uygulama için suçun kasıtlı işlenmiş olması gerekmektedir. Bu, suçun ya doğrudan kasıtla ya da olası kastla gerçekleştirilmiş olması anlamına gelir. Taksir sonucu işlenen suçlarda bu hüküm uygulanmaz.
- Hapis Cezası Verilmiş Olmalı: TCK’nın 53. Maddesinin uygulanması için kişinin hapis cezasına çarptırılmış olması şarttır. Örneğin, adli para cezası gibi diğer yaptırımlarda bu madde geçerli değildir.
- 18 Yaşını Tamamlamış Olmak: Eğer sanık, bir yıl veya daha az süreli bir hapis cezası almış ve bu ceza ertelenmişse, 18 yaşını tamamlamamış olması durumunda 53. maddenin uygulanması söz konusu değildir.
Bu hüküm, Anayasa’nın 76. maddesi, Devlet Memurları Kanunu’nun 48/5 maddesi, Avukatlık Kanunu’nun 5/a maddesi ve Ticaret Kanunu gibi özel kanunlarda da belirli suçlar için veya belli miktarın üzerindeki cezalarda hak sınırlamalarını getiren düzenlemelere ek olarak konulmuştur. Bu tür bir yoksun bırakılma, suçlunun devlet organlarında önemli görevler almasını, kamu hizmetlerinden yararlanmasını ya da mesleki faaliyetlerde bulunmasını geçici bir süre ile kısıtlayabilir. Özetle, belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma, ceza hukukunun temel prensiplerinden biri olarak, toplumdaki hukuk düzenini koruma ve suç işleme eylemini caydırıcı bir nitelik taşımayı amaçlar.
TCK 53 – Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma
Kişi, kasten işlediği suç neticesinde hapis cezasına çarptırılması durumunda, kanuni sonuç olarak aşağıdaki haklardan mahrum kalabilir.
a) Kamu görevlerini üstlenmekten; TBMM üyeliği gibi devlet, il, belediye, köy ya da bu kurumların denetlediği organizasyonlarda memur veya görevli olarak çalışmaktan men edilebilir.
b) Seçme ve seçilme hakkından mahrumiyet gerçekleşebilir.
c) Velayet haklarından; vesayet veya kayyımlıkla ilişkili hizmetlerden yasaklanabilir.
d) Tüzel kişilik olarak vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi partilerin yönetici veya denetçisi olmak yasağı uygulanabilir.
e) Kamu kurumu veya kamu kurumu niteliğindeki profesyonel organizasyonların izniyle uygulanan meslek veya sanatı serbest meslek sahibi veya tüccar olarak yapmaktan engellenir.
Suç nedeniyle çekilen hapis cezası bitene kadar bu yasaklar devam eder. Hapis cezası ertelenen, denetimli serbestlik altına alınan veya şartlı tahliye edilenler için ise birinci fıkranın (e) maddesinde bahsi geçen hak mahrumiyeti uygulanmayabilir.
18 yaşını doldurmamış veya kısa süreli hapis cezası ertelenen bireyler için bu yasağı uygulama zorunluluğu bulunmamaktadır.
Hak ve yetkilerin kötüye kullanılması sonucu suç işlenmesi durumunda, hapis cezasına çarptırılanlar için, cezanın yarısından bir katı süreyle, bu hakların kullanımı yasaklanabilir. Adli para cezasına çarptırılanlar için ise, hükmün belirttiği gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılması engellenebilir. Yasaklama hükümleri, adli para cezasının ödenmesiyle başlar.
Taksirli suçlar sebebiyle mahkûm olanlar için, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, belirli bir süre için mesleki veya sanatsal faaliyetlerin yürütülmesi yasaklanabilir veya sürücü belgesi geri alınabilir. Bu yasaklama ve geri alma kararları hüküm kesinleştiğinde yürürlüğe girer ve süreler cezanın tamamıyla infazından sonra başlar.
Toplum içinde güven sarsılmasına sebebiyet veren suçlar sebebiyle, özellikle güven ilişkilerine dayalı belirli haklardan yoksun bırakılması söz konusudur. Ancak, bu hak mahrumiyeti süresiz değildir ve cezanın infazı tamamlanıncaya kadar sınırlıdır. Bu yoksunlukların, suça bağlı olup en geç cezanın infazının tamamlanmasıyla son bulması, suç ve ceza politikası amaçlarıyla uyumludur. Süresiz hak yoksunluğu olmadığından, bu hakların geri verilme durumu söz konusu değildir. TCK 53 maddesi, bireyler üzerindeki bu yoksunlukların amaçları ve uygulama koşullarını net bir şekilde düzenlemektedir.
Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılmanın Şartları Nelerdir?
Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma tedbiri, Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesi çerçevesinde düzenlenmiş olup, üç temel duruma göre kategorize edilebilir:
Kanuni Netice Olarak İnfaz Süresiyle Sınırlı Bir Şekilde Uygulanan Hak Yoksunluğu:
Kasten işlenen suçlardan hapis cezasına çarptırılan kişilerin bazı haklarından mahrum bırakılması kanuni bir sonuçtur ve aşağıdaki şartlara göre uygulanır.
- Kasten işlenen bir suç nedeniyle hapis cezasına mahkumiyet, hak yoksunluğu için gereklidir.
- Suçun taksirle işlenmesi durumunda, istisnai haller dışında, doğrudan hak yoksunluğu gerektirmez.
- Kural olarak, mahkeme kararında tedbire hükmedilmesine gerek yoktur, hüküm otomatik olarak uygulanır.
- Failin suçu işlediği tarihte 18 yaşını doldurmuş olması gereklidir.
- Kesinleşmiş hapis cezası yeterlidir; cezanın süresi ve infaz durumu önemli değildir.
- Kısa süreli hapis cezalarının ertelenmesi durumunda bile deneme süresince hak yoksunluğu başlar.
Cezanın İnfazından Sonra Belli Bir Süre Uygulanan Hak Yoksunluğu:
Belirli hak ve yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar sonucunda, hapis cezasına çarptırılan kişiler için, cezanın infazından sonra belirli süreyle hak yoksunluğu şu şartlara göre uygulanabilir.
- Maddenin 1. fıkrasındaki hak ve yetkilerin kötüye kullanılmasıyla işlenen suçlar için geçerlidir.
- Suç direkt olarak bu hak ve yetkilerin kötüye kullanılmasıyla işlenmiş olmalıdır.
- Kasti suçlar için gerekli, adli para cezaları için de uygulanabilir.
- Karar ve gerekçede ayrıca hak yoksunluğunun belirtilmesi zorunludur.
- Hapis cezasının infazından sonra yarısından bir katına kadar süreyle yoksunluk uygulanabilir.
Taksirli Suçlarda Hak Yoksunluğu:
Taksir sonucu işlenen suçlarla ilgili hak yoksunluğu TCK’nın 53. maddesinin 6. fıkrasına göre şu şekildedir.
- Taksirli suçlar sonucu belli bir meslek veya sanatın icrasının yasaklanması veya sürücü belgesinin geri alınması mümkündür.
- Yasaklama süresi, üç aydan az veya üç yıldan fazla olmamak üzere belirlenir.
- Bu yoksunluklar, suçun meslek ve sanatın gerektirdiği özen yükümlülüklerine aykırılıkla işlenmesine bağlıdır.
- Karar, cezanın infazından sonra işlemeye başlar ve hükümde açıkça belirtilmelidir.
Bu tedbirlerin uygulanmasında Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün ilgili maddeleri ve Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Yönetmeliği dikkate alınır. Her bir durum özelinde şartların incelenmesi ve hüküm süresince belirli şart ve kurallara riayet edilmesi gerekir.
Hak Yoksunluğu Ne Zaman Sona Erer?
Türk Ceza Kanunu 53. maddenin amir hükmü gereğince, kasten işlenen bir suç sonucunda kişiye hapis cezası verildiğinde, bu kişi belirli haklardan mahrum bırakılır. Bu yoksunluk durumu, kişinin cezasını tamamen çekmesine kadar devam eder ve koşullu salıverilme süresini de kapsar. Ancak, bu hakların nasıl iade edilebileceği 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda değil, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nda düzenlenmiştir.
Yasaklanmış Hakların Geri Verilmesi Şartları
- Cezanın infazının tamamlanması sonrasında en az üç yıl geçmiş olmalı ve bu süre zarfında kişi yeni bir suç işlememe ve iyi haliyle yaşamını sürdürme şartlarını yerine getirmelidir. TCK’nın 53. maddenin (5) ve (6) fıkraları bu durumda geçerlidir.
- Eğer cezanın infazına genel af ya da etkin pişmanlık gibi bir sebepten dolayı son verilmiş ise hüküm kesinleştiği tarih itibarıyla beş yıl geçmesi gerekmektedir. Yine de, bu süre kişinin asıl hapis cezasının üzerine üç yıl eklenerek hesaplanan süreden az olamaz.
- Hakların geri verilmesi talebinde, mahkûmun ya da vekilinin talebi üzerine hükmü veren veya hükümlünün ikametgâhının bulunduğu yerdeki mahkeme karar vermelidir.
- Mahkeme dosyayı inceleyerek ya da gerektiğinde Cumhuriyet savcısını ve hükümlüyü dinleyerek kararını verebilir.
- Mahkemenin bu talebe dair verdiği karara karşı, Ceza Muhakemesi Kanununda belirtilen kanun yollarına başvurulabilir.
- Yasaklanmış hakların geri verilmesine dair karar kesinleşirse, adli sicil arşivine kaydedilir.
- Bu süreçte yapılan bütün masraflar hükümlü tarafından karşılanmalıdır.
TCK, bazı özel suçlar ve hapis cezaları neticesinde kişilerin bazı haklardan yoksun bırakıldığı hükümleri içerir. Ancak bu yasaklar, TCK’da belirtilen süre geçtikten sonra otomatik olarak kaldırılamayabilir. Bazı özel yasalar, belirtilen süre dahi dolmuş olsa bile yasakların devamını öngörebilir. Bu durumda, Adli Sicil Kanununun ilgili maddesindeki prosedür izlenir.
TCK, kamu hizmetlerinden yasaklılığı bir ceza olmaktan çıkararak güvenlik tedbiri olarak uygulama yolunu seçmiştir. Buna karşın, ömür boyu kamu hizmetlerinden yasaklılık gibi eski kanunda bulunan hükümler yeni kanunda yer almaz. Hak yoksunluğunun kaldırılması için belirtilen şartlar ve süreç, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nda belirtildiği şekilde işler.