Rüşvet suçu, bir kamu görevlisinin, göreviyle bağlantılı bir eylemi yerine getirmesi ya da getirmemesi karşılığında, doğrudan ya da dolaylı yollarla menfaat temin etmesi durumunu ifade eder. Rüşvet, devlet işleyişinin adil ve şeffaf olması gerektiği ilkesine aykırı bir fiildir ve ciddi cezaları beraberinde getirir.
Rüşvet suçunun oluşması için görevinin ifası sırasında, bir kamu görevlisine doğrudan veya dolaylı yollarla menfaat temin edilmesi gerekmektedir. Bu suç, görevin yapılmasının yanı sıra görevin yapılmaması durumlarında da söz konusu olabilir. Yani, rüşvet, görevlinin hareketini veya hareketsizliğini satın alma eylemidir.
Rüşvetin sağlanma biçimleri çeşitlilik göstermekle birlikte, genellikle nakdi yardım, hediye, kıymetli mal, komisyon, hisse payı veya diğer herhangi bir ekonomik yarar şeklinde olabilir. Bu menfaatlerin doğrudan görevliye ya da dolaylı olarak bir aracı eliyle yahut başka bir şahsa verilmesi ile gerçekleşir.
Rüşvet Nedir?
Rüşvet, bir kamu görevlisinin görev alanına giren bir işi yapmasını ya da yapmamasını etkilemek amacıyla, o görevliye ya da onun gösterdiği bir başka kişiye para vermesidir.
Rüşvet suçu, karşılıklı menfaat ilişkisine dayandığı için iki taraflı işlenmiş bir suçtur. Bu bağlamda, rüşvet veren kişi de suçun bir parçası sayılır ve her iki taraf da ceza verilir.
Rüşvet Nedir? sorusu, yasa dışı çıkar ilişkilerini ve kamu hizmetlerinin bireysel menfaatler doğrultusunda kötüye kullanılmasını ifade eden ciddi bir suçu gündeme getirir.
Rüşvet Suçu
Rüşvet alma suçu, kamu görevlisi tarafından işlenen özellikli bir suç türüdür. Rüşvetin verilmesi ya da alınması üzerine anlaşma yapılmış ancak menfaat sağlanamamış olsa bile, bu durumda kamu görevlisi rüşvet alma suçundan ötürü ceza alır.
Kamu görevlisi olmayanlar rüşvet alma suçu işleyemeseler de bu suça teşvik etmek veya yardım etmek yoluyla iştirak edebilirler. Suçun işlenme anında kişinin kamu görevlisi olarak hizmet veriyor olması zorunludur. Görevden ayrılma sonrasında bile, rüşvet alma fiili görev esnasında gerçekleşmiş ise, soruşturma ve kovuşturma yapılabilir.
Rüşvetin konusu, görevli kişinin yetki alanına giren bir iş olmalıdır. Aksi halde, rüşvet alma suçu mevcut değildir ancak başka suç türleri oluşabilir.
Rüşvet Verme Suçu
Rüşvet verme suçu, görevli tarafından icrai bir eylem olan işi yerine getirme veya ihmali bir eylem olan işi yapmama biçiminde gerçekleşebilir.
Rüşvet verme suçu, herhangi bir birey tarafından gerçekleştirilebilir. Türk Ceza Kanunu’nun 252/1. maddesine göre, bu suçu işleyen kişi kamu görevlisi de olabilir, sıradan bir vatandaş da. Örneğin, bir kamu görevlisi olan polis memuru başka bir polise rüşvet teklif etme eyleminde bulunabilir.
Suçun işlenme biçimi doğrudan ya da aracılar aracılığıyla olabilir. Rüşvet verme suçunun özünde, haksız bir yararın sağlandığı veya sağlanacağı vaatinin bulunması yer alır. Rüşvet, üçüncü kişiler ile dolaylı olarak dahi sağlansa, suç oluşur. Kamu görevlisine, görevine aykırı bir iş yapması veya yapmaması için teklifte bulunulduğunda, suç işlenmeye başlanmış kabul edilir.
Suçun faili, kamu görevlisi dışındaki herhangi bir birey olabilir. Bu kişi, rüşveti direkt olarak sunabileceği gibi, işin gerçekleşmesinde köprü görevi gören bir aracıyı da kullanabilir.
Rüşvet verme suçunun oluşması için, rüşvetin kabulünün gerçekleşmesi veya bir işin yapılmasının gerçekleşmesi zorunlu değildir. Sadece rüşvet teklifinin veya sağlanan menfaatin varlığı suçun oluşması için yeterlidir.
Rüşvet Suçuna Aracılık Etme
Bir kişi rüşvet suçunda aracı rolü üstlenirse, rüşvet suçuna aracılık etme kapsamında değerlendirilir ve müşterek fail olarak kabul edilir. Bu kişi, rüşvet almak ya da vermek suçlarını bizzat işlemiş gibi sorumlu tutulur ve cezai işlem uygulanır. Aracılık yapan şahıs, asli faillerin aldığı cezalarla aynı cezayı alacaktır.
Rüşvet suçuna aracılık etme suçu işleyen kişiler, asli fail olarak görüldüklerinden dolayı, rüşvetin alınmasında veya verilmesinde direkt rol almasalar bile, ceza alırlar. Böyle bir durumda, rüşvet alıp verme fiillerinin yanı sıra aracılık edenler de yargılanacaktır.
Rüşvet suçuna aracılık eden kişiler için belirlenmiş olan ceza, 4 yıldan 12 yıla kadar hapis cezasıdır. Dolayısıyla, aracılık suçu, rüşvetle mücadelede caydırıcılığı artırma amaçlı ağır sonuçlar barındırmaktadır.
Rüşvet Anlaşması Suçu Nedir?
Rüşvet anlaşması suçu, kamu görevlileriyle veya özel sektördeki kişilerle yapılan yasa dışı maddi anlaşmaları ifade eder. Kamuda görev yapan bir kişi ile bir başka gerçek kişi arasında, belirli bir işin yapılması karşılığında para veya herhangi bir maddi çıkarın el değiştirmesi anlamına gelir. Bu tür bir anlaşma yapılmış ise henüz bir eylem gerçekleşmemiş veya herhangi bir ödeme yapılmamış olsa dahi, sadece anlaşmanın varlığı bile suçu oluşturur.
Rüşvet anlaşması suçu, söz konusu anlaşma duyulduğu andan itibaren savcılığın harekete geçmesini ve dava açmasını gerektirir. Böylece, şikayetçi olmasa bile, yargı makamlarının bu durumda kendi insiyatifleriyle hareket etmesi beklenir.
Anlaşmanın bir tarafının sonradan pişmanlık duyup vazgeçmesi, suçun gerçekleştiği gerçeğini değiştirmez. Rüşvet teklifin ilk olarak kim tarafından yapıldığı ya da anlaşmadan hangi tarafın caydığı da önem arz etmez. Burada asıl belirleyici olan, rüşvetin varlığının tespit edilmesidir. Öyle ki, taraflardan biri vazgeçmiş olsa dahi, rüşvet anlaşmasının yapıldığına dair kanıtlar tespit edildiğinde, bu durum cezai sorumluluk için yeterli bir nedendir.
Anlaşmanın gerçekleşmesi veya iptal edilmesi, suç unsuru taşıyan bu eylemin cezai sonuçları üzerinde etkili olmaz ve ilgili taraflar yasalar önünde sorumluluk taşır.
Rüşvet Suçu Nasıl Oluşur?
Rüşvet suçu; kamu görevlilerinin, görevlerinin ifası ile ilgili olarak, ister eylemi yapmak ister yapmamak için, kendilerine, aile üyelerine veya yakınlarına yarar sağlama eylemidir. Bu yarar sağlama eylemi, doğrudan ya da dolaylı yollarla, yani aracılar aracılığı ile de gerçekleştirilebilir.
Rüşvet Suçunun Unsurları
Hukuki açıdan bakıldığında, rüşvet suçu birkaç kişinin katılımı ile gerçekleşebilen bir eylem olarak tanımlanır ve bu, zorunlu iştirak olarak adlandırılır. Yani, rüşvet suçunun işlenebilmesi için mutlaka bir failler grubunun olması ve bu gruptan en az bir kişinin kamu görevlisi olması şarttır. Önemli olan husus, rüşveti kabul eden kişinin kamu görevlisi kimliğine sahip olmasıdır. Rüşvet teklif eden veya veren birey ise kamu görevlisi olma zorunluluğu taşımamakta; bu kişi hem bir kamu görevlisi hem de sıradan bir vatandaş olabilir.
Rüşvet suçunda her katılımcının kendi eyleminden sorumlu olması esastır ve cezai yaptırım da buna göre uygulanır. İşlenen eylem kişinin serbest iradesiyle ortaya çıkmalıdır. Rüşvet, kasten işlenen bir suçtur, kaza ile işlenemez.
Rüşvet anlaşmasının yapılması suçun tamamlanmasına yeterlidir ve anlaşma sonrasında, rüşvetin verilmesi veya söz konusu işin gerçekleştirilmesinden önce bile olsa, failin suçtan vazgeçmesi (Türk Ceza Kanunu m.36’da yer alan gönüllü vazgeçme hükümleri) kabul edilmez. Eğer rüşvet anlaşması yapılmışsa ve bu durumdan sonra buna rağmen kişi fiilinden geri dönerse, artık gönüllü vazgeçme değil, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma imkanı vardır.
Rüşvet Suçunda Soruşturma ve Kovuşturma Aşamaları
Rüşvet Suçunda Soruşturma Aşaması
Kamu görevlileri, görevleri sebebiyle işledikleri bir suç kapsamında yargılanacaklarsa, 4483 sayılı “Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun” gereğince bir soruşturma iznine ihtiyaç vardır.
Savcılık, rüşvetle ilgili bir suç ihbarı veya şüphesi aldığında harekete geçer ve söz konusu kamu görevlisi hakkında izin beklenmeksizin soruşturma başlatır. Bu süreçte savcı, şüpheliye yönelik somut delillere ulaşabilmek için kapsamlı araştırmalar yürütür ve hem lehte hem de aleyhte olan delilleri toplar. Bu deliller ışığında savcı, şüphenin varlığını ve derecesini değerlendirir.
Eğer savcı, toplanan delillerin bir suçun işlendiğini gösterdiği kanısına varır ve yeterli şüpheye ulaşılırsa, iddianame hazırlar ve dava açar. Şüphe yetersizse, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vererek dosyayı kapatır.
Rüşvet Suçunda Kovuşturma Aşaması
Rüşvet suçuna ilişkin soruşturma tamamlandığında ve iddianame hazırlandığında, kamu davası açılmış olarak ceza davası süreci başlar ve kovuşturma aşamasına geçilir. Özetle, kovuşturma evresi iddianamenin kabulüyle başlayıp duruşma ve karar aşamalarını içerir. Rüşvet suçu sonucunda kamu görevlisine uygulanacak ceza, bu süreç sonunda belirlenir.
Rüşvet ile kazanılan mal varlığına karşı, mahkeme kararıyla mal varlığına tedbir konulabilir (CMK 128; 3628/19) ya da müsaderesine de karar verilebilir (TCK 55).
Eğer suçun mahiyeti, rüşvetten ziyade başka bir suç türüne dönüşmüşse, suç vasfının değişmesi durumunda mahkeme ek savunma alarak kararını verir.
Kamu idareleri, doğrudan zararlarının olduğu suçlarla ilgili kamu davalarında müdahil olabilirler. Maliye Bakanlığı, rüşvet gibi suçlarda müdahil olabilir.
Diplomatik ve yasama dokunulmazlığına sahip kişiler tarafından işlenen rüşvet suçları dokunulmazlık kurallarına tabidir.
Rüşvet suçunun ispatlanması gerektiğinden, yeterli ve hukuka uygun delillerin mahkemeye sunulması esastır. Görgü tanıkları, ses/görüntü kayıtları ve özellikle paraların seri numaraları gibi delillerle rüşvet suçu ispatlanabilir. Ancak ispat edilemezse, delil yetersizliğinden beraat kararı verilir.
Rüşvet Suçu Nasıl İspat Edilir?
Rüşvet suçu, diğer suçlarda olduğu gibi belirli deliller ışığında ispat edilebilir. Rüşvet suçunun ispatında başvurulabilecek yöntemler:
Ses veya Görüntü Kayıtları: Özel hayatın gizliliğini ihlal etmeksizin, rüşvet suçuna dair ses ve görüntü kayıtları, özel durumlar haricinde delil olarak kullanılabilir. Bu kayıtlar, hukuki sürecin ilerlemesi açısından son derece önemlidir. Ancak delilin yasal şartlar çerçevesinde elde edilmiş olması gerekmektedir.
Yazılı Belgeler: Rüşvet alışverişinin yazılı kanıtları, söz konusu eylemin somut delilini oluşturabilir. Bir belgede rüşvetin miktarı, amacı ve karşılığında ne verileceği gibi unsurlar yer alıyorsa, bu durum ispat açısından büyük önem taşır.
Tanık İfadeleri: Rüşvet alışverişine tanık olan kişilerin verdikleri ifadeler, rüşvet suçunun ortaya çıkmasında kullanılabilir. Tanık ifadeleri, olayın bağlamını ve gerçekleşme şeklini anlamada yardımcı olur.
Finansal Kayıtlar: Rüşvet suçuna yönelik finansal işlemlerin kayıtları, rüşvetin izini sürmek ve taraflar arasındaki menfaat devrini gözlemlemek adına değerlendirilebilir. Banka hareketleri, dekontlar ve diğer finansal belgeler, rüşvetin doğrudan kanıtı olabilir.
Seri Numaralı Paranın Takibi: Rüşvetle ilgili finansal işlemlerde kullanılan paranın seri numaralarının kaydedilmesi ve yetkili kurumlara bildirilmesi, rüşvet suçunun devamında paranın izlenmesini ve suçun ispatlanmasını mümkün kılar.
Rüşvet suçunun ispatı, yargı makamlarına sunulan bu delillerle sağlandığında, suçun unsurları mahkeme tarafından değerlendirilir ve karar aşamasına geçilir. Her suçta olduğu gibi rüşvet suçunun ispatında da hukuki süreçlerin eksiksiz işlemesi esastır.
Rüşvet Suçu Cezası
Rüşvet suçu işleyen kamu görevlisine 4 ila 12 yıl arası hapis cezası öngörmektedir. Bu, kamu görevlisinin doğrudan ya da dolaylı olarak görevinin gerektirdiği işlemleri yapmak veya yapmamak karşılığında menfaat sağlaması anlamına gelir.
Rüşvet teklifinin veya talebinin iletildiği, anlaşmanın sağlandığı veya rüşvetin temin edildiği durumlarda aracılık eden kişi, kamu görevlisi olup olmadığına bakılmaksızın birlikte fail olarak cezalandırılır.
Rüşvet ilişkisinde dolaylı olarak kendisine menfaat sağlanan üçüncü bir kişi ya da tüzel kişinin yetkilisi, kamu görevlisi olup olmadığına bakılmaksızın müşterek fail olarak cezalandırılır.
Rüşvet Alma Suçunun Cezası
Rüşvet alma suçu cezası, Türk Ceza Kanunu madde 252/2 gereğince 4 yıldan 12 yıla kadar hapis cezasını öngörür. Eğer rüşvet talebi reddedilmişse ve anlaşma gerçekleşmemişse ceza yarı oranda indirilir ve bu durumda 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası uygulanır. (TCK madde 252/4). Rüşvet alan, isteyen veya anlaşma yapan kişi eğer yargı görevi yapan hakem, bilirkişi, noter veya yeminli mali müşavir ise verilecek ceza 1/3’ten 1/2’sine kadar artırılır (TCK madde 252/7).
Rüşvet Verme Suçunun Cezası
TCK’nın 252/1. maddesi uyarınca, rüşvet verme suçunun cezası 4 ile 12 yıl arasında hapis cezasıdır. Teklifin kamu görevlisi tarafından reddedilmesi durumunda, yani rüşvet anlaşması tamamlanmamışsa, TCK’nın 252/4. maddesine göre, suç teşebbüs aşamasında kalmış sayılır ve teklifte bulunan kişiye verilecek ceza yarı oranında indirilir. Bu durumda rüşvet verme girişiminde bulunan kişi için öngörülen ceza 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası şeklinde uygulanır.
Yargıtay kararlarına göre; rüşvet verme suçunda, bir kamu görevlisine teklifin sunulması ve bu teklifin kabul edilerek anlaşmaya varılması halinde suç tamamlanmış sayılır. Kamu görevlisinin teklifi reddetmesi durumunda ise suçun teşebbüs aşamasında olduğu kabul edilir.
Rüşvet Suçunda Cezayı Artıran Nedenler?
Rüşvet suçu kapsamında yargılanan kişilerin bazı durumları, cezanın artmasına neden olur. Özellikle, yargı görevi yerine getiren, hakemler, bilirkişiler, noterler ve yeminli mali müşavirler için rüşvet suçundan dolayı uygulanacak cezaların artırılması söz konusu olmaktadır.
Eğer bu meslek gruplarındaki bir birey rüşvet almakta, istemekte ya da rüşvet konusunda anlaşma sağlamakta ise, bunun neticesinde uygulanacak cezanın oranı, genel hükümlere göre üçte bir ile yarısı arasında artırılır. Bu durum, rüşvetle mücadelenin caydırıcılığını güçlendirmekte ve özellikle kamu hizmetlerinde görev alan kişilere karşı toplumun duyduğu güveni korumayı amaçlamaktadır.
Rüşvet Suçunda Cezayı Azaltan Nedenler?
Eğer bir kamu görevlisi rüşvet talebinde bulunur, fakat bu talep karşı taraf tarafından kabul edilmemiş ve rüşvet gerçekleşmemişse, bir indirim söz konusu olur. Aynı şekilde, bir kişi kamu görevlisine menfaat temini konusunda teklifte ya da vaatte bulunmuş ancak bu teklif veya vaat kamu görevlisi tarafından reddedilmişse, TCK 252/4 maddesi gereğince verilecek ceza yarı oranında indirilir. Bu, kamu görevlisinin cezanın hafifletilmesine yönelik bir hükümdür ve rüşvetin tamamlanmamış olmasını dikkate alan bir durumdur.
Rüşvet Suçu Oluşması İçin Para Alma Zorunlu Mu?
Rüşvet, çoğu yargı sistemlerinde bir suç olarak tanımlanır ve etik olmayan bir menfaat karşılığında görevden sapma eylemini ifade eder. Peki, rüşvet suçu oluşması için para alma zorunlu mu? Hayır, rüşvet suçunun maddi konusu sadece para değildir; çok daha geniş bir kavram olan menfaati kapsar.
Menfaat, sadece finansal bir değer barındırmak zorunda değildir. Bu menfaat, cinsel içerikli bir yarar biçiminde de tezahür edebilir. Suçun oluşması için, bu menfaatin bir görevi yerine getirme ya da bir işlemi yapmama eylemiyle doğrudan ilişkilendirilmesi gereklidir.
Rüşvet suçu, sadece para geçişi ile sınırlı değildir. Yasa önünde, suç teşkil edecek menfaat çok daha geniş bir yelpazeyi kapsar ve bu menfaat, doğrudan veya dolaylı bir şekilde fail veya onun belirlediği kişilere yarar sağlamak suretiyle gerçekleşebilir.
Önemli olan nokta, rüşvet anlaşmasının, suça konu olan kişinin, onun yakınlarının veya belirttiği üçüncü şahısların herhangi bir yarar elde etmesiyle bağlantılı olmasıdır. Dolayısıyla, maddi bir değer taşımasa bile, her türlü menfaat rüşvet kapsamında değerlendirilebilir.
Örneğin bir kamu görevlisini, kızının işe alınması karşılığında imar planında değişiklik yapması rüşvet alma suçu oluşturur. Maddi bir geçiş olmasa dahi, bir menfaat sağlanmıştır ve bu işlem rüşvet suçunu meydana getirir.
Rüşvet Suçu Sadece Mesai Saatleri İçinde Mi İşlenebilir?
Rüşvet suçu, genellikle mesai saatleri ile sınırlı düşünülse de, bu durum tamamen bir yanılgıdır. Rüşvet suçunun işlenebilmesi için herhangi bir zaman kısıtlaması bulunmamaktadır. Rüşvet suçu, için belirlenen herhangi bir zaman dilimi yoktur. Suçun işlendiği zaman, sabah erken saatlerde, mesai saatleri içerisinde veya akşam geç saatlerde olsun, hafta sonu veya tatil günlerinde gerçekleşsin, rüşvetin hukuki sonuçları değişmez.
Bu suçun işlenmesi için belirli bir zaman dilimi şart koşulmaz. Örneğin, bir kamu görevlisinin kaçak yapıya ait yıkım kararını ortadan kaldırması için, mesai bitiminden sonra verilen bir miktar para da rüşvet olarak değerlendirilebilir.
Rüşvet Suçunda Adli Para Cezası
Hükmedilen adli para cezası, kimi durumlarda hapis cezasını dahi ortadan kaldırmakta veya hapis cezasının uygulanmasını etkileyebilmektedir. Bir yıl veya daha az süreli hapis cezalarında, mahkemeler TCK’nın 50. maddesine dayanarak, verilen hapis cezasını adli para cezasına çevirebilir. Adli para cezası hapis cezasının alternatifi olarak değerlendirilir ve yasal sınırlar dahilinde uygulanır. Rüşvet suçunda hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi, mahkemelerin takdirine ve yargılama sürecine bağlıdır.
Rüşvet Suçunda Teşebbüs
Rüşvet suçunda teşebbüs, Türk Ceza Kanunu’nun 35. maddesinde yer alan genel teşebbüs kuralından ayrılarak, TCK’nın 252/4 maddesi ile özel olarak düzenlenmiştir. Bu düzenleme kapsamında, rüşvet suçuna belirli hareketlerle teşebbüs edilmesi halinde, ilgili suç için genel teşebbüs hükümlerinden farklı bir yaklaşım benimsenir.
Rüşvet suçuna teşebbüs halleri, aşağıdaki gibi iki ana duruma örnek verilebilir:
- Kamu görevlisinin rüşvet talebinde bulunması, ancak kişi tarafından bu talebin kabul edilmemesi,
- Kişinin kamu görevlisine menfaat sağlama teklifi yapması, ancak bu teklifin kamu görevlisi tarafından kabul edilmemesi.
TCK madde 252/4 gereğince, yukarıda belirtilen teşebbüs hallerinde rüşvet suçuna yarı oranında indirim uygulanarak ceza verilir. Rüşvet suçunda teşebbüsün cezası, TCK md. 252/4 uyarınca 2 yıldan 6 yıla kadar hapis şeklindedir.
Eğer taraflar arasında bir rüşvet anlaşması mevcut değilse ve bir kamu görevlisine rüşvet teklif edilmişse, teklif kabul edilmediyse ya da teklif üzerine düşünülürken yakalanılmışsa, bu durum rüşvet suçuna teşebbüs olarak değerlendirilir.
Rüşvet teklif veya önerisinin kimden geldiği önemli olmaksızın, rüşvet anlaşmasının özgür iradeye dayalı olması şarttır.
Öte yandan, rüşvet teklif edilip kamu görevlisi tarafından reddedildiğinde suçun teşebbüs aşamasında kaldığı Yargıtay tarafından kabul edilmektedir.
Rüşvet Suçunda İştirak
Türk Ceza Kanunu m. 252/5 hükümlerine göre, rüşvet suçuna iştirak etmek birden çok şekilde gerçekleşebilir. Rüşvet suçunda iştirak, bu suçun işlenişine çeşitli yollarla dahil olmayı ifade eder. Rüşvet suçuna iştirak eden kişiler, şu eylemleri gerçekleştirebilirler:
- Rüşvet Teklifi veya Talebinin İletilmesi: Bir kişinin, rüşvet verilmesi veya alınması yönünde bir teklifi ya da talebi, ilgili taraflar arasında iletilmesiyle suç gerçekleşir.
- Rüşvet Anlaşmasının Sağlanmasına Aracılık: Rüşvet alışverişinin gerçekleşebilmesi için iki taraf arasındaki anlaşmanın sağlanması sürecinde aracılık yapmak.
- Rüşvetin Temini Hususunda Aracılık: Rüşvetin kimden kime, ne şekilde ve ne zaman geçeceğini düzenleme veya bu sürecin tamamlanması için yapılan aracılık faaliyetleri.
Rüşvet suçunda iştirak eden kişinin kamu görevlisi olup olmamasının bir önemi yoktur; kamu görevlisi olmayan bireyler de bu suça iştirak edebilir. Aracılık yapan kişiye, rüşvet veren ya da alan kişiyle aynı ceza verilir. Tüm bu yönlerle, rüşvet suçuna iştirak etmek, suçun tam anlamıyla gerçekleşmesi için kritik bir rol oynar ve suçun oluşumunda etkili bir faktördür.
Rüşvet Suçunda İçtimai
Farklı zamanlarda ayrı rüşvet suçları işlenmesi ve kararın yenilenmesi durumunda, zincirleme suç kuralı (TCK m. 43/1) uygulanır ve birden fazla suç oluştuğu kabul edilir. Rüşvet suçu özel nitelikli bir görevi kötüye kullanma suçudur; bu nedenle, genel-özel norm ilişkisi çerçevesinde özel normun uygulanması gereklidir ve fail sadece rüşvetten sorumlu tutulur.
Rüşvetle birisinin gözaltında tutulması sağlandığında, ilgililer hem rüşvet hem de hürriyeti kısıtlama suçundan (TCK m. 109/3-d), rüşvetle sahte belge kullanıldığında ise, TCK’nın 212. maddesi gereği özel gerçek içtima kuralına göre iki ayrı suçtan, ihaleye fesat karıştırıldığında ise TCK’nın 235/4. maddesi uyarınca iki suçtan ceza verilir.
Rüşvet Suçunda Şikayet Süresi
Rüşvet suçu şikayete bağlı suçlardan değildir. Yani bu suç tipinde herhangi bir şikayet süresi söz konusu değildir. Bir rüşvet eyleminin gerçekleştiğine dair bilgiye ulaşan savcılık makamları, bu suçun işlendiğini öğrendiği anda harekete geçerek soruşturma başlatmakla yükümlüdür.
Rüşvet Suçunda Zamanaşımı
Rüşvet suçunda zamanaşımı süresi, suçun işlenmesini takip eden 15 yıl olarak belirlenmiştir. Bu zaman dilimi içinde, ilgili suç savcılık makamına bildirildiği zaman ya da savcılığın konu hakkında bilgi sahibi olmasıyla harekete geçilir ve soruşturma sürecinin yanı sıra kovuşturma işlemleri de başlatılabilir.
Rüşvet Suçunda Uzlaşma
Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) madde 253 çerçevesinde, rüşvet suçu söz konusu olduğunda, uzlaştırma prosedürü öngörülmemiştir.
Uzlaştırma, esas olarak taraflar arasındaki kişisel çekişme ve anlaşmazlıkları çözecek bir yöntem olarak tasarlanmıştır. Özellikle hafif nitelikte suçlar ve tarafların uzlaşmaya açık olduğu durumlarda tercih edilen bir çözüm yoludur. Bununla birlikte, rüşvet suçu gibi toplum düzenini bozan ve kamu yararını ilgilendiren daha ciddi suçlar söz konusu olduğunda uzlaştırma mekanizmasından faydalanmak mümkün değildir.
Rüşvet suçu, sadece bireyler arasında değil, aynı zamanda toplum düzeni ve adalet sistemine karşı işlenen bir suç olarak kabul edilir. Dolayısıyla, rüşvet suçu kamu yararı gözetilerek, daha katı kurallar ve yasal yaptırımlar altında ele alınır.
Rüşvet Suçunda Erteleme
Rüşvet suçu genellikle ağır cezaları gerektiren bir suç türü olup, TCK kapsamında verilen cezaların büyük çoğunluğu erteleme sınırını aşar. Dolayısıyla, rüşvet suçu nedeniyle verilen cezaların ertelenmesi nadiren söz konusu olabilir. Bu durumda, failin ertelenmiş cezaya dahil edilebilmesi için cezanın özellikle iki yıl veya daha az olması şarttır. Yine de, rüşvet suçu erteleme kararı, kanunun öngördüğü diğer koşulların da yerine getirilmesini gerektirir.
Kısacası, rüşvet suçunda erteleme mümkündür ancak bu, cezanın miktarına ve başka hukuki koşulların sağlanmasına bağlıdır. Çoğu rüşvet suçu cezasının erteleme kapsamına giremeyeceğini, ancak belli şartlarda ve düşük ceza miktarlarında bu imkanın bulunabileceğini unutmamak önemlidir.
Her zaman olduğu gibi, rüşvet suçu veya başka bir suç türü ile ilgili erteleme ve diğer hukuki konularda, deneyimli bir avukattan yardım almak en doğru yaklaşımdır.
Rüşvet Suçunda Etkin Pişmanlık
Türk Ceza Kanunu’nun 254. maddesi etkin pişmanlık hükümlerini içermekte ve rüşvet suçu ile ilgili olarak faillere cezadan kurtulma şansı tanımaktadır. Madde, kişilerin suçu işledikten sonra belirli şartları yerine getirmesi halinde, alınacak cezayı ortadan kaldırmakta, böylece bir “cezayı kaldıran şahsi sebep” olarak işlev görmektedir.
Rüşvet alan kişi, eğer resmi merciler durumu fark etmeden önce, aldığı rüşveti soruşturmayı yürüten yetkili makamlara iletirse ya da rüşvet anlaşmasını yetkililere bildirirse, ona rüşvet suçundan dolayı ceza verilmez. Ancak, rüşvetin tamamının teslim edilmesi gerekir, kısmi teslimat etkin pişmanlık için yeterli değildir. Bununla birlikte, hakkında ceza verilmeyen kişinin aldığı rüşvetin müsaderesi (devlete alınması) mümkündür.
Rüşvet veren kişi de pişman olarak ve kamu görevlisi ile yaptığı anlaşmayı yetkililere bildirirse, yine hakkında rüşvet suçundan dolayı ceza verilmez. Rüşvet suçuna katılan diğer kişiler de etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanabilirler.
Rüşvet fiili çevresel yetkililer tarafından öğrenilirse ve henüz ceza soruşturması başlatılmamış olsa dahi, etkin pişmanlık hükümleri uygulanamaz.
Etkin pişmanlık, cezayı kaldıran kişisel bir sebep olarak kabul edildiğinden, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ilgili maddeleri gereğince, soruşturmayı yürüten savcı rüşvet alana ve verene yönelik dava açmama kararı verebilir. Eğer dava açılmışsa, mahkeme ‘ceza verilmesine yer olmadığı’ kararı vermelidir.
Rüşvet Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması
Rüşvet suçunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB), mahkemenin rüşvet ile ilgili bir davadan dolayı sanığa verdiği hukuki kararın belirli bir denetim süresince yürürlüğe konmaması ve bu süre zarfında birtakım şartları yerine getirmesi durumunda cezanın tamamen ortadan kaldırılması anlamına gelir. Bu süre içerisinde sanık tarafından istenen koşulların yerine getirilmesi neticesinde, mahkeme tarafından daha önce verilen cezai kararın hiçbir yasal sonucu kalmayarak davanın sonlandırılması sağlanır.
HAGB, yalnızca belirli koşullar altında ve suçun niteliğine bağlı olarak uygulanabilir bir hukuki düzenlemedir. Rüşvet suçundaki hapis cezasının 2 yıl veya daha az olması hali gibi suçun ceza derecesinin belirli bir sınırın altında kalması gerektiği durumlarda HAGB kararı verilebilir.
HAGB uygulamasının başarılı olması için sanığın denetim süresi boyunca yeniden herhangi bir suç işlememesi ve mahkeme tarafından belirlenen diğer koşullara uyması beklenir. Eğer bu şartlar uygun bir şekilde yerine getirilirse, HAGB sonucunda rüşvet suçu nedeniyle alınan cezanın hüküm ifade etmeyeceği ve sanığın adli sicil kaydının temiz kalacağı anlamına gelir.
Rüşvet Suçunda Görevli Mahkeme
Rüşvet suçlarının yargılanması konusundaki yetki tamamen Ağır Ceza Mahkemelerine aittir. Bu sayede, suçun toplum üzerindeki etkisine uygun bir yargılama süreci ve adil bir karar verilmesi sağlanır.
Rüşvetle mücadelede etkin bir yargı sürecinin sağlanması, suçun önlenmesi ve hukukun üstünlüğünün korunmasında hayati bir öneme sahiptir. Her birey ve tüzel kişilik, bu konuda sorumlu davranmalı ve adaletin sağlanması için gerekli tüm işbirliğini yapmalıdır.