Gürültüye Neden Olma Suçu

Türk Ceza Kanunu’nun 183. maddesinde düzenlenen gürültüye neden olma suçu, çevre sağlığına ve özellikle içinde yaşayan canlılara zarar verme potansiyeli taşıyan önemli bir suç türüdür. Bu suçla korunmak istenen temel hukuki yarar, insanların sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının korunmasıdır. Böylelikle, gürültü kirliliğinin yaratabileceği maddi ve manevi zararların önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.

Gürültüye neden olma suçu, özellikle bir potansiyel tehlike suçu olarak kabul edilmektedir. Bu noktada, gürültünün meydana getirilmesinde iki aşamalı bir inceleme söz konusudur.

  1. İlk olarak, çıkarılan gürültünün mevcut mevzuatta belirlenen yükümlülüklere aykırı olup olmadığı tespit edilir.
  2. İkinci olarak, yükümlülüğe aykırı olduğu tespit edilen gürültünün insan sağlığı için tehlikeli veya zarar verici nitelikte olup olmadığı değerlendirilir.

Burada dikkate alınması gereken önemli bir nokta, ikinci aşamada zararın veya tehlikenin somut bir şekilde ortaya çıkmış olmasının aranmadığıdır. Bu sebeple, gürültü kaynaklı bir hareketin gürültüye neden olma suçu kapsamında değerlendirilebilmesi için ilgili mevzuatta tanımlanan sınırların aşılması ve insan sağlığını olumsuz etkileyebilecek potansiyelin bulunması yeterlidir.

Gürültüye Neden Olma Suçunun Unsurları

Gürültüye neden olma suçu, Türk Ceza Kanunu’nun ilgili hükümleri çerçevesinde bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu suçun varlığı için gürültünün bireylerin sağlığına zarar verebilecek düzeyde olması, yani insan sağlığını tehlikeye atmaya uygun bir nitelik taşıması gerekmektedir. Suçun unsurlarının varlığı ve gürültünün insan sağlığını riske atıp atmadığı, uzman bilirkişiler tarafından hazırlanan raporlarla belirlenir.

Herkes gürültüye neden olma suçuyla karşı karşıya kalabilir ve bu durum her bireyin mağduriyetine yol açabilir. Dolayısıyla, gürültüye neden olma suçunun belirli bir mağdura karşı işlenmiş özel bir suç olmadığını söylemek doğru olur. Zira bu suç, belirli bir kişiyi değil, toplumun genelini ilgilendiren bir husustur ve bu yönüyle “kişilerin huzur ve sükununu bozma” suçundan ayrılmaktadır. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunda fail, rahatsız ettiği belirli bir bireyi hedef alırken, gürültüye neden olma suçunda hedefte özel bir kişi bulunmaz.

Ayrıca Kabahatler Kanunu’nun 36. maddesi de gürültü konusunda düzenleme yapar ve gürültünün başkalarının huzur ve sükununu bozacak biçimde olması gerektiğini vurgular. TCK’nın 183. maddesi daha özel bir çerçeve çizerek, gürültünün insan sağlığı için zararlı olabilecek nitelikte olması gereğini belirtir ve somut bir zararın meydana gelip gelmemesinin suçun oluşumu açısından esas olmadığını, asıl olarak insan sağlığını bozmaya elverişli olup olmadığının önemli olduğunu belirtir.

Gürültüye neden olma suçunun unsurlarını belirleme konusunda TCK’nın ilgili maddeleri ve Kabahatler Kanunu’nun düzenlemeleri kritik rol oynar, bu kapsamda yargılama süreçlerinde bilirkişi raporları etkin bir şekilde kullanılır.

Gürültüye Neden Olma Suçunda Soruşturma ve Kovuşturma Aşaması

Gürültüye neden olma suçu, şikayete bağlı olmayan resen takip edilen bir suçtur. Bu nedenle herhangi bir şikâyet süresi gerekmemektedir. Şayet bir gürültü ihbarı yapılırsa veya savcılık bir ihbar almadan da bu suçu fark ederse, soruşturma aşamasını başlatabilir. Soruşturma aşamasında savcılık, olayla ilgili yeterli delili topladığı takdirde iddianame hazırlar. Ancak yeterli delil olmadığına kanaat getirilirse, kovuşturmaya yer olmadığına dair bir karar verebilir; bu halk arasında takipsizlik kararı olarak bilinir.

Savcının iddianame hazırlayabilmesi için, suçun işlenmiş olduğuna dair makul bir şüphe olmalıdır. Bu, yargının sadece gereklilik arz eden davalara yoğunlaşmasını sağlamak ve bireylerin haksız yere yargılanmasını önlemek için kritik bir şarttır.

Kovuşturma aşaması ise, soruşturma aşamasının tamamlanmasını takiben gelir ve ceza davasının resmi olarak başladığını ifade eder. Kovuşturmada, yargı, savcılık ve savunma makamları birlikte çalışır. Mahkeme, savcının hazırladığı iddianameyi kabul ettiğinde kovuşturma resmen başlar. Ceza davalarında sorumlu olan ceza mahkemeleri, bu aşamada görev alır ve kovuşturma, sürecin final evresidir. Kovuşturma aşamasının sonucunda, fail ya cezalandırılacak ya da suçsuz bulunursa beraat kararı verilecektir.

Gürültü suçlarında adaletin sağlanması, bu sistemli soruşturma ve kovuşturma aşamalarının titizlikle uygulanmasıyla mümkündür.                                                                         

Gürültüye Neden Olma Suçunun Cezası

Gürültüye neden olma suçu, toplumun huzur ve sükûnetini bozan bir davranış olarak kabul edilmekte ve Türk Ceza Kanunu’nda ciddi bir suç olarak ele alınmaktadır. TCK kapsamında yapılacak olan yargılamalarda, gürültüye neden olma suçu işleyen kişilere uygulanacak cezalar şu şekilde belirlenmiştir:

Gürültüye neden olma suçunun cezası olarak hapis cezası iki aydan başlamakta ve iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasına olanak tanınmaktadır. Hapis cezasının yanı sıra, adli para cezası da seçenekler arasında bulunmaktadır. 

TCK gereği, adli para cezası ile hapis cezası seçimlik cezalar olarak düzenlenmiştir. Bu durum, her iki cezanın aynı anda uygulanamayacağı anlamına gelir. Hakim, suçlu bulunan kişinin durumuna göre ya hapis ya da adli para cezası vermeye karar verecektir.

Gürültüye neden olma suçu işleyen kişilerin alacakları ceza, somut olayın özelliklerine ve kişinin suç tarihindeki durumuna bağlı olarak değişiklik gösterebilir. 

Gürültüye Neden Olma Suçunda Adli Para Cezası              

Yargılama sürecini yöneten mahkeme, belirli durumlarda hükümlüden adli para cezası ödemesi yönünde bir karar verebilmekte, bu ödemeler devlet hazinesine aktarılmaktadır.

Gürültüye neden olma suçunun cezalandırılmasında, mahkeme tarafından ya hapis cezası verilir veya adli para cezasına karar kılınır. Bu cezai yaptırımların her ikisi de, suçun şiddeti ve toplum üzerindeki olumsuz etkilerini caydırıcı bir etki oluşturmak amacıyla düzenlenmiştir. 

Gürültüye Neden Olma Suçunda Şikayet Süresi

Gürültüye neden olma suçu, çoğu kişinin karşılaşabileceği olumsuz bir durumdur ve bu tür bir olayla karşılaştığımızda nasıl hareket edilmesi gerektiği konusunda bilgi sahibi olmak önemlidir.

Gürültüye neden olma suçu ve şikayet süreci Gürültüye neden olma, toplumsal hayatın huzurunu bozabilecek davranışlardan bir tanesidir. Kişilerin evlerinde, iş yerlerinde veya kamusal alanlarda aşırı ve rahatsız edici gürültü yapmaları suç teşkil etmektedir. Ancak bu suçun en önemli özelliği, şikâyete bağlı olmamasıdır. Bu yönüyle, gürültüye neden olma suçunda şikayet süresi diye bir kavram söz konusu değildir.

Şikayet süresinin olmamasının anlamı Gürültüye neden olma suçu ile ilgili olarak, şikâyet hakkınızın süresi olmadığından, olayın gerçekleştiği herhangi bir zamanda savcılığa, polise veya jandarmaya ihbarda bulunabilirsiniz. İhbar etme hakkınız zamanaşımına uğramaz.

Gürültüye Neden Olma Suçunda Zamanaşımı

Gürültü suçları, bireylerin huzurunu bozacak şekilde yüksek ses çıkarmaktan kaynaklanır ve mağdurların yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Bu tür suçlarla mücadele edilmesi önem taşırken, yasal süreçlerde dikkate alınması gereken önemli bir faktör de dava aşımı süreleridir.

Gürültüye neden olma suçlarında, suç işlendikten sonra davanın başlatılabileceği en uzun süre, adli işlemler için tanınan zamanaşımı ile sınırlıdır. Gürültüye neden olma suçunda dava aşımı süresi 8 yıldır. Bu süre, ilgili suçun işlendiği tarihten itibaren hesaplanır ve 8 yılın sonunda kendiliğinden zamanaşımına uğrar.

Bu süre zarfında mağdur tarafından suç duyurusunda bulunulmaması veya dava açılmaması durumunda, suçla ilgili olarak adli takibat yapılamaz hale gelir. Bu nedenle mağdurların haklarını zamanında aramaları ve gereken adli süreçleri başlatmaları büyük önem taşır.

Gürültüye Neden Olma Suçunda Uzlaşma                   

Ceza hukukunda uzlaşma, ceza muhakemesi kanununun 253. ve 254. maddeleri ile detaylandırılmıştır ve ceza yargılamasını belirli koşullar altında sonlandırabilir. Suçtan zarar gören bireyin, suçtan şüphelenilen kişi ile anlaşması halinde, ceza yargılaması son bulabilir.

Ancak, her suç uzlaşma kapsamına girmez. Örneğin, gürültüye neden olma suçu, uzlaşmaya tabi tutulan suç türleri arasında sayılmaz. Bu tür suçlarda, yargılama süreci, uzlaşma yoluyla sonlandırılamaz.

Özellikle gürültüye neden olma suçu söz konusu olduğunda, mağdurların ve şüphelilerin anlaşmaya varmaları ceza muhakemesini etkilemeyecektir. Bu durum, Ceza Muhakemesi Kanunu tarafından sınırlandırılan bir alan olup, kanunda belirtilen koşullara uymayan veya uzlaşma kapsamında olmayan suçlarda uygulanmaz.

Sonuç olarak, gürültüye neden olma suçunda bir uzlaşma sağlanamasa bile, bu, mağdur ve şüpheli arasında anlaşmazlık çözüm yollarını denemekten men etmez. Ancak resmi olarak uzlaşma yoluyla yargılamanın sonlandırılması mümkün olmayacaktır. 

Gürültüye Neden Olma Suçunda Erteleme Kararı

Gürültüye neden olma suçuna ilişkin yargı süreci sonucunda, mahkeme kişinin suçlu bulunduğuna ve hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir. 

Yapılan yargılamalar sonucunda, TCK’nın 183. maddesi uyarınca gürültüye neden olma suçu için belirlenen ceza süresi iki aydan iki yıla kadar değişebilmektedir. Mahkemenin bu tür durumlarda hapis cezası kararını erteleyebilmesi için bazı koşulların sağlanması gerekmektedir. Bu koşullardan bir tanesi, hükmedilen cezanın 2 yıl veya daha az olmasıdır. Gürültüye neden olma suçu kapsamında verilen cezalar, genellikle bu süreden az olduğu için erteleme kararı verilmesi mümkün gözükmektedir.

Erteleme kararı verilebilmesi için mahkemenin, suçun niteliği, işleniş biçimi, suçun işlendiği zaman ve yerdeki durumu, suçun toplum üzerindeki etkisi, kişinin geçmişi ve gelecekte suç işleme olasılığı gibi faktörleri değerlendirmesi gerekmektedir. 

Kişi, mahkeme tarafından belirlenen denetim süresince belirli şartlara uymak zorundadır ve bu süre içerisinde yeni bir suç işlemezse, hapis cezası tamamen kalkmış olur. Ancak, belirtilen şartlara aykırı davranması veya yeni bir suç işlemesi halinde, ertelemiş olan hapis cezası infaz edilir.

Gürültüye Neden Olma Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması                       

Gürültüye neden olma, yargılama sürecinde karşımıza çıkan önemli suçlardan biridir. Bu suç ile ilgili olarak gürültüye neden olma suçunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulaması, hukuk sistemimizde bireylere ikinci bir şans tanımak adına öngörülmüş bir düzenlemedir. HAGB uygulaması, sanığın belirli bir süre içerisinde yükümlülüklere riayet etmesi ve yeni bir kasıtlı suç işlememesi halinde cezanın ortadan kaldırılması ilkesine dayanır.

Gürültüye neden olma suçu için hükmedilebilecek hapis cezası 2 yıl veya daha az olduğunda, sanık hakkında HAGB kararı verilmesi gündeme gelebilir. Yapılan değerlendirme, mahkemenin takdirine ve somut olayın koşullarına bağlıdır.

Gürültüye Neden Olma Suçunda Görevli Mahkeme

Gürültüye neden olma suçu için kanunda öngörülen cezanın üst sınırı göz önünde bulundurularak yetkili mahkemenin Asliye Ceza Mahkemesi olduğu belirtilmiştir.

Bu tür bir suça ilişkin açılacak dava, suçun işlendiği yerdeki Asliye Ceza Mahkemesi tarafından görülecektir. Suçun işlendiği yer, mahkemenin yetki alanını ve davaya bakacak olan mahkemeyi belirler.


Yorum yapın

Ara WhatsApp